
İşçi sınıfını bin bir türlü zorlukla yüz yüze bırakan taşeron çalışmanın mağduru bir kez daha işçiler oldu. Mersin Limanı’nın ana işvereni MIP firması, iş verdiği taşeron firma Uğursan ile sözleşmesini feshederek Ahtapot isimli firmayla anlaştı. Ancak iki firma arasındaki iş kapma yarışının doğurduğu belirsizlik daha önce Uğursan bünyesinde çalışan işçileri mağdur etti.
Uğursan firması sözleşmenin hukuksuz biçimde feshedildiğini iddia ederek mahkemeye başvurdu ve işçileri ücretli izne çıkardı. Ahtapot firması ise söz konusu işçilerden kendisi ile çalışmak isteyenleri bünyesine alacağını ifade etti. Ancak işçiler işe yeni girmiş gibi gösterileceği için kıdemden doğan hakları yok sayılacaktı. Ana işveren de (zaten yasaya göre her durumda bundan sorumlu değilmiş gibi) tazminat haklarının “kendi garantisi” altında olduğunu söyleyerek işçileri geçişe teşvik etti.
Sözleşmesi Uğursan tarafından iptal edilmeyen işçilerin bir kısmı sözleşmelerini kendileri feshederek Ahtapot firmasında işe başlarken bir kısmı ise Liman A Kapısı önünde bekleyişe geçti. Geçiş yapan işçilere önceki şirketin haklarına dönük hukuksuzluklar yaptığı yönünde kâğıtlar imzalatıldı. Uğursan işçilere elbette haksız uygulamalar yapıyor; asgari ücretin bile altında ücretlere çalıştırıyor; pek çok işçiye servis vermiyordu. Ancak şüphesiz, işverenler bu ifadeleri işçilerin maruz kaldıkları haksızlıkları gidermek için kayıt altına almadılar. Bu ifadeler sadece ana firmanın sözleşmeyi feshetmek için elini kuvvetlendirmek için kullanılacak. İşçiler de aynı koşullarda çalışmaya devam edecekler.
A Kapısı’nda bekleyişe geçen işçiler ise tıpkı içeri girip işe başlayan arkadaşları gibi iş koşullarının düzeltilmesini, ücretlerinin yükseltilmesini ve taşeron firmalarda değil ana şirketin bünyesinde çalışmayı istiyorlar. Sürekli belirsizlik koşullarında çalışmaktan usanan işçiler iş koşullarını değiştirmek istiyorlar. Ancak ne yazık ki işçiler arasındaki bölünmüşlük bu taleplerin önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
İşçilerin dağınıklığını fırsat bilen patronlar kendi çıkarları doğrultusunda işçilere sürekli müdahalede bulunuyor, işçileri bölüyorlar. Uğursan patronu, işçilere kendisinin ihaleyi almasının yeni işverenin gelmesinden daha iyi olacağını anlatıyor. Ahtapot firması, işçileri işsizlikle tehdit ediyor ve önlerine konan tüm şartları kabul etmeye zorluyor. Sendika yöneticileri ise işçilere mücadele yolunu göstermek yerine sorunun bir an önce ana işverenin istediği gibi çözülmesi için devreye giriyorlar. Sorunlarını çözmek üzere mücadele etmek isteyen işçileri çaresiz bırakıyorlar.
Mersin Limanı’nda yaşananlar işçilerin örgütlü olmamasının acı sonuçlarıdır. Patron A ya da B olsun, işçiler bir arada ve örgütlü olmadıkça patronların çıkarları doğrultusunda savrulmaya mahkûm olurlar. İşçilerin gücü birlikteliği ve örgütlülüğünden gelir. Bu nedenle taşeronlar arasındaki kavgada sıkışıp kalan işçilerin ihtiyacı birlikteliklerini sağlamak ve talepleri için örgütlü mücadele vermektir.