
7 Eylül Pazar günü Yüksel Caddesi’nde, işçi ve emekçilere “Ortadoğu’ya barış işçilerle gelecek” mesajımızı ulaştırmak için standımızı açtık. Standımıza her zaman olduğu gibi ilgi yoğundu. Öğrencilere, taşeron işçilere, kamuda çalışan işçilere emperyalist ve haksız savaşlara mücadele edilmesi gerektiğini, savaşların olmaması için ne yapmamız gerektiğini anlattık.
Sohbet ettiğimiz işçilerin bazıları savaşa karşı olduklarını ancak sadece dua edebildiklerini söylediler. Pek çok milletten ve dinden insanlar katledildiği halde bazıları da Müslümanların ölmesine karşı olduklarını söylediler. Aslında işçiler burjuvalar gibi acımasız ve vicdansız değiller bu yüzden dua etmek gerektiğini söylüyorlar. Bu yüzden kardeş olarak gördükleri Müslüman halkların katledilmesini istemiyorlar. Burjuva medyanın çarpıtması yüzünden emekçiler, kendi güçlerini son derece sınırlı görebiliyor ya da dünyaya milliyetçi gözlüklerle bakabiliyorlar. Çocukların açlıktan öldüğü, kadınların tecavüze uğradığı, halkların birbirine kırdırıldığı savaşlara, sermaye sınıfının penceresinden bakabiliyorlar. Çünkü patronlar sınıfı tarafından işçilerin kafası çok karıştırılıyor. Konuştuğumuz işçilere gerçeklerin burjuva medyanın yansıttığı gibi olmadığını, Türkiyeli egemenlerin de bu savaşta büyük payının olduğunu söyledik. Öldürülen işçi ve emekçilerin dini, dili, ırkı ne olursa olsun bu savaşlara dur demek için korkmadan örgütlenmemiz gerektiğini anlattık.
Ortadoğu’da büyük ve kanlı bir savaş var. Kürt, Türkmen, Ezidi, Hıristiyan, Şii, Ortadoğulu işçi ve emekçiler kadın-çocuk demeden katlediliyor. Bu savaşın durması ancak dünya işçi sınıfının örgütlü karşı duruşuyla mümkün. Burjuvaların yarattığı savaşlara karşı işçi sınıfının cephesini örmeli ve haksız savaşlara karşı savaşmalıyız.
Ortadoğu’ya Barış İşçilerle Gelecek!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!