
“Çalıştığım fabrikada havalandırma yok. Her taraf talaş tozu. Boyahane ve cilâ bölümünde göz gözü görmüyor. Bizim fabrikada patron yasa masa tanımıyor. Ayrıca fabrikada kaçak olarak çalışan işçi arkadaşlarımız da var. Çay molamız yok. Bankaya maaşlarımız asgari ücret üzerinden yatıyor. Gerisini elden alıyoruz.” Yan sanayide ahşap boyama fabrikasında çalışan bu işçinin sözleri bültenimizdeki okur mektubu yazısından tanıdık geliyordur sizlere.
İşçi arkadaşımız, haftada en az elli saat çalışılan, sık sık iş kazalarının meydana geldiği ve işçilerin yoğun kimyasala maruz kaldığı fabrikasında yaşadığı bu sorunları İşçi Dayanışması bülteninde bizlerle paylaştı. Bizler de UİD-DER olarak bu fabrikaya geçtiğimiz günlerde bülten dağıtımı gerçekleştirdik. Kendi fabrikalarında yaşanan bu sorunları anlatan bültenimizi işçilere ulaştırdık. Fabrika önünde servislerine binmek için bekleyen işçilerle sohbet edip koşulları üzerine birebir konuştuk. Bize maruz kaldıkları kimyasalın etkilerini anlattılar. 17 yaşında bir öğrenci olmasına rağmen çalışmak zorunda olan genç bir işçi kardeşimiz de vardı. Bazı işçi arkadaşlarımız çalışma koşullarının düzeltilebileceğine olan inancını yitirmiş, “ne yapabiliriz ki, elimizden bir şey gelmiyor” diyordu.
İşçiler bu şartlarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Mobilya fabrikası olduğu için, yıllardır yaptıkları bu işten ayrılırlarsa başka bir iş bulmaları hiç de kolay değil. Az sayıda işçinin çalıştığı bu fabrikalar sendikaların da ilgisizliğiyle karşı karşıya. Az işçi çalışıyor diye bu fabrikalar kendi kaderlerine terk edilmiş durumda.
Durum böyleyken UİD-DER gibi işçi örgütlerine ne kadar ihtiyaç olduğu da her gün biraz daha ortaya çıkıyor. Güvencesiz, zor koşullarda çalıştırılan, örgütsüzlüğe mahkûm edilen bu işçilerin sesini UİD-DER duyuyor. Bu küçük işyerlerindeki işçi arkadaşlarımız yalnız değiller. Biz bu koşulları değiştirebiliriz. İşte bunun için örgütlülüğümüzü güçlendirerek mücadeleye devam ediyoruz.