
DSC_0049.JPG [1]

İş kazalarıyla ilgili olan ve “kazasızlık ödülü” başlığı taşıyan bu maddeye göre işyerinde belli sürelerde iş kazası olmazsa işçilere para ödenecek. İşyerinde 100 işgünü iş kazası gerçekleşmezse 100 lira, 200 işgünü için 100+150 lira, 360 gün için 100+150+200 diye katlanarak gidiyor. Bu maddeyi sanki bir patron akıl etmiş gibi geliyor insana. İlk bakışta hiç sorgulamadan bakıldığında belki bazılarımıza iyi bir şeymiş gibi gelebilir. Peki, bu maddenin altında neler yatıyor?
Bu sistem nasıl işleyecek bir bakalım: İşyerinde kaza olur, iş kazası tutanağı tutulursa gün sayısı sıfırlanıyor. Yani diyelim ki 99. gün kaza oldu, rapor tutuldu. 100 gün dolmadığı için para alamıyoruz, günleri saymaya baştan başlıyoruz. İşyerinde iş kazası oldu, işçi arkadaş tutanak tutturacak diyelim. Diğer işçiler bu işçi arkadaşımıza düşman olacak; “vay biz bunun yüzünden para alamayacağız” diye! Bu madde tehlikeli bir madde, biz işçileri birbirimize düşürebilecek bir madde.
Üstelik sorun bununla da sınırlı değil. Bu talep, iş kazalarının önlenmesi sorumluluğunu işçilerin omuzlarına yıkıyor. Hangi işçi iş kazası geçirmek ister?
Sanki iş kazalarının sorumlusu işçilermiş gibi, “dikkatli çalışın, kaza geçirmeyin, parayı alın” deniyor. Bu maddeyle uzun saatler boyunca yoğun bir tempoyla çalıştırılan, ücreti çok düşük olduğu için mesailere zorlanan, uykusuz ve kafası sorunlarıyla meşgul bir halde çalışan işçilere aslında şöyle deniyor: “Kazalara engel olun, kaza geçirirseniz bunu tutanakla belgelemeyin!” Oysa sendika, işyerinde iş güvenliği önlemlerinin alınması için, ücretlerin yükseltilmesi için, mola ve dinlenme saatlerinin artması için, iş saatlerinin düşürülmesi için mücadele etmeli.Bizler toplu sözleşme taleplerini sendikalarımızla birlikte hazırlamalıyız. Sendikamızın gerekli iş güvenliği önlemlerini aldırtmak için bir şeyler yapması ve bizlerden iş kazalarını ört bas etmemizi istememesi gerekiyor.
Evet, örgütsüz olduğumuz koşullarda durum maalesef bizden yana değil patronlardan yanadır. Bizler örgütlenip sendikalarımıza sahip çıkmazsak bu durum böyle devam edecek. Sendika bürokratlarının oturup patronların lehine talepler öne sürmesi biz işçilerin ne kadar örgütsüz olduğunu gösteriyor. Gelin hep birlikte örgütlenelim sendikalarımızı mücadeleci işçi örgütlerine dönüştürelim, patronlarla işbirliği yapan sendikacıları kovalım ve TİS’lerde biz işçilerin çıkarına maddelerin kabul edilmesini sağlayalım. TİS’lerde “biz de varız” diyebilmek için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz.