
Ortadoğu’yu cehenneme çeviren savaşta her gün yüzlerce insan katlediliyor. Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta binlerce yıllık tarihe sahip olan kentler, yağan bombalar altında paramparça ediliyor. On binlerce insan bu cehennemden kaçmak için evini, yaşadığı toprakları, yakınlarını terk etmek zorunda kalıyor. Yüzyıllardır bir arada yaşayan ve farklı inançlara mensup halklar birbirine kırdırılmak isteniyor.
Ortadoğu üzerine yapılan emperyalist planlar neticesinde yüz binlerce kardeşimiz katledilirken, kadınlara yönelik alçakça zorbalık da gün geçtikçe ayyuka çıkıyor. Suriye’de savaştan kaçan kadınlar ve kız çocukları sığındıkları ülkelerde “ortada kalmasınlar” denerek parayla evlendiriliyorlar. Kendisinden onlarca yaş büyük biriyle ya da kuma olarak evlendirilmek, alınıp-satılmak Suriyeli kadınlara reva görülenlerin sadece birkaç örneği. Savaşın alevleri tüm Ortadoğu’ya yayılırken şimdi de Ezidi kadınlar bu alçakça zorbalığa mahkûm edilmektedir. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denilen gözü dönmüş örgüt tarafından kaçırılan yüzlerce kadın, kurtuluşu ölümde aramaya itilmektedir. IŞİD’in saldırdığı Şengal dağlarından kaçırılan kadınlar, bu kanlı örgütün tacizine ve tecavüzüne uğramakta, binlerce dolara Arap yarımadasında satılmaktadırlar. Bu zorbalıktan kaçarak Türkiye’ye sığınan Ezidi kadınların feryadı her geçen gün daha yüksek sesle duyulmaktadır.
Savaş cehenneminde katledilen, kılıçtan geçirilen eşlerinin, ailelerinin yokluğunda çaresizliğe itilen kadınlar, bir kez daha savaş cenderesinde kadın olmanın zorluğuyla karşı karşıya kaldılar. “500’e yakın kadın ve kızımız kaçırıldı. Kimi esir alındı, kimi kuma olarak satıldı. Genç kızlarımız ise Arap yarımadasına götürüldü. Burada zenginlere 5 bin dolar gibi bir paraya satılmaya başlandı. Bu durumu hiç kimse görmüyor mu?” Ezdilerin aktardığı bu sözler, yaşanan vahşetin boyutunu gözler önüne sermektedir. Tecavüze uğrayan kadınların bileklerini keserek ya da yazmasıyla kendini boğarak ölüme gittiğini, yine bu vahşetten kaçabilen Ezidi kadınlar anlatıyor.
Savaşlar yıkımı, felâketi, insanların ve doğanın katledilmesini, milliyetçiliği, binlerce insanın göçmen hale gelmesini beraberinde getiriyor. Erkek sınıf kardeşlerimiz cephelerde katledilirken, geride kalan kadınlarımız gözü dönmüşlerin insanlık dışı muamelelerine maruz bırakılıyor. Binlerce çocuk bu savaşlarda hayatını kaybediyor.
Peki, ne uğruna dökülmektedir bunca kan? Kimin çıkarına yürütülmektedir bu savaş? Emperyalist ülkelerin başlattığı bu savaş, Ortadoğu tarihindeki ilk savaş değildir. Ortadoğu’da bir işçi iktidarı kurulamadığı müddetçe son savaş da olmayacaktır.
UİD-DER Kadın Komitesi diyor ki, çocuklarını emperyalist savaşlarda kurban etmek istemeyen analar, her türlü haksızlığa, eşitsizliğe, zorbalığa boyun eğdirilmek istenen kadınlar bu haksız savaşa isyan etmedikçe bu vahşet son bulmaz. Savaş çığırtkanlarının değil emekçi kadınların çığlığı tüm Ortadoğu’da yankılanmadıkça anaların, kadınların maruz bırakıldığı bu insanlık dışı zulüm devam edecektir. Kadınıyla erkeğiyle özlemini duyduğumuz barış dolu bir dünya için mücadelemizi büyütmeliyiz. Ortadoğu’da barışın egemen olması için, tüm halkların ve inançların özgürce yaşayabilmesi için biz kadınlar mücadelede en önde yerimizi almalıyız. Kapitalizmin yerle bir olması için ilk yumruğu biz vurmalıyız!