
Bir otomotiv fabrikasında çalışıyorum. Herkes bilir ya işçileri birbirine düşürmek için hep bir malzeme bulurlar patron vekilleri. Şimdi de bizi birbirimize düşürmek için üstünlük ve zeki olup olmama meselesini kullanıyorlar. Çalıştığımız fabrikadan biraz bahsedeyim. Kalıp bağlama ve tamir işi ile ilgilenen küçük bir bölümün işçileri, montaj işçileri ve biz enjeksiyon işçileri olmak üzere toplam üç bölüm olarak çalışmaktayız. Diğer bölümler daha önce zamlarını aldılar. Bizim bölüm sorumlumuz ise “aman siz onlar gibi olmayın, siz isteyin biz ne isterseniz vereceğiz. Yeter ki siz gelin bizimle paylaşın” diyordu.
Şimdi ise bizim bölüm ayaklandı, çünkü onca uyarı ve taleplerimize karşın bizi dinlemeyip sürekli söylediklerimize kulak tıkadılar. Sorunlarımızı dile getirirken bizi dinleme zahmetinde bile bulunmadan başlarından def ediyorlardı. Bu davranışları giderek saygısızlığı aşan boyutlara ulaşmıştı. Hatta öyle ki haksız yere kesilen ücretlerimizi düzelttirmek için idari bölüme gittiğimizde bize hakaret ediyorlardı. İşyerinde yaşadığımız onca hakaret ve haksızlıktan sonra iş arkadaşlarım çözümü toplu olarak işten çıkmakta bulmuştu. Ben ise işten ayrılmanın çözüm olmadığını ve topluca sorunlarımızı dile getirmemiz gerektiği konusunda öneride bulundum. Arkadaşlar da kabul etti ve “zaten kaybedecek bir şeyimiz yok” diyerek idareyle konuşmak istediğimizi toplu şekilde vardiya amirimize bildirdik.
Toplantı isteğimizi duyan ustamız ise gelip bize babacan bir tavırla akıl vermeye çalıştı. “Abisi siz niye kendi aranızda konuşuyorsunuz? Ben sizin için konuştum zam meselesini. Siz diğer bölümlerden üstünsünüz benim gözümde. Siz bu bölümde ne kadar çok üretirseniz üstünlüğünüzü o kadar çok kanıtlamış olursunuz. İşveren de görür zaten bunu ve kimin çok çalıştığını anlar. Bence diğer bölümler boşa para alıyor, çünkü yatıyorlar. Ben olsam onlara zam falan yapmazdım ama idare beni dinlemedi işte. Siz toplantı istemeden önce ben istedim sizin zammınızı abisi” dedi. Ustabaşımız idare tarafından ayarlanmış biri olarak bize şirin görünmeye çalışsa da daha çok gözümüze battı. Ustabaşının yanımızdaymış gibi görünüp bizden idareye laf toplamak için göz boyamaya çalıştığını biliyoruz. Ama arkadaşlarımızı bize ne kadar kötülemeye çalışsa da biz hepimiz ne kadar zor işlerde çalıştığımızı görüyoruz. Bu yalanlar bize fazla bayat göründü. Demek istediğim şu ki, artık eski taktikleri işyerinde pek tutmuyor!
Hiçbir patron işçinin iyiliğini düşünmez, hep daha düşük ücrete çalıştırmak ister. Hiçbir işçi diğerinden üstün değildir. Biz işçiler olarak işyerlerinde bu tür oyunlara gelip de iş arkadaşlarımıza haksızlık etmeyelim. Bu koca dünyayı milyonların nasırlı elleri döndürüyor; patronlar değil!
Patronların oyununa gelme, haksızlığa boyun eğme!