
UİD-DER Tuzla İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komitesi olarak seramik, metal ve tekstil fabrikasında çalışan işçilerle bir araya geldik. Başta silikozis olmak üzere meslek hastalıklarını konu alan bir seminer gerçekleştirdik. Hatırlanacağı üzere silikozis, Türkiye’de kot taşlama işçilerinin uzun ve kararlı mücadelesiyle gündeme taşınmış ve yasalarda meslek hastalığı olarak kabul edilmişti. Silikozis kumun kullanıldığı tüm sektörlerde işçiler için hayati bir tehlike anlamına geliyor. Bu alanlardan biri de seramik işkoludur. Seminerimize seramik işkolunda çalışan ve hastalığa yakalanmış işçiler de katıldı.
Silikozis hastası işçi ağabeylerimizden biri şunları anlattı: “Uzun yıllardır seramik fabrikasının döküm bölümünde çalışıyorum. Çalıştığımız ortamda hiçbir havalandırma yok. Maske verilmiyor. İstediğimizde verilen maskeler bezden ve hiçbir koruyucu özelliği yok. Silikozise yakalandığımızı yaklaşık altı ay önce öğrendik. Bu kadar zaman geçmesine rağmen bizler yani hastalığa yakalananlar aynı bölümde çalışıyoruz. Ve hiçbir güvenlik önlemi alınmadan bu bölümlerde çalıştırılmaya devam ediyoruz. Patrona haklarımı arayacağımı söylediğimde ise beni tehdit etti. Benim durumumda olan 8 arkadaşım var. Arkadaşlarım işten atılmaktan korktuğu için seslerini çıkaramıyorlar. Biz zaten sağlığımızı kaybetmişiz. Ben hakkımı sonuna kadar arayacağım.”
Başka bir işçi arkadaşımız ise şunları anlattı. “Meslek Hastalıkları Hastanesinden gelen ilk raporlarda fabrikada 18 işçiye silikozis teşhisi konmuştu. Detaylı bir incelemede ise 8 işçinin kritik noktada olduğu rapor edilmişti. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığından müfettişler inceleme için geldiler. Fakat müfettişler vardiya bitiminden yarım saat sonra geldiler. Ben ve birkaç arkadaşım mesaide olduğumuz için gördük. Ve müfettişlere fabrikada gezerken refakat edenler müdürlerdi. Müdürler de müfettişleri toz yoğunluğunun en az olduğu bölümlerde gezdirdiler. Bir de çalışma olmadığı için zaten toz yoktu.”
Bizler işyerlerinde örgütlülüğümüzü sağlayıp bu “denetleyicileri” denetlemediğimiz sürece tüm bu sözüm ona önlemlerin kâğıt üzerinde kalacağını bir kez daha hatırlamış olduk. Zaten Soma’daki katliam da bunun trajik bir örneği değil miydi? Başka bir işçi arkadaşımız ise “işyerimizdeki iş güvenliği uzmanımız toz ölçümü yapmak üzere bana toz ölçüm aleti taktı. Ama ölçüm aleti daha öğlen molası olmadan durdu. İbre 1000’i gösteriyordu. İş güvenliği uzmanımıza sordum. ‘Bu niye durdu?’ O da ‘bilmiyorum, sanırım bozuk’ deyip geçiştirdi.” Bu örnek ücretlerini patrondan alan iş güvenliği uzmanlarının patronların çıkarından bağımsız davranamayacağını bir kez daha göstermiş bulunuyor.
Temsilciliğimizin iş güvenliği uzmanı ise işçi arkadaşlarımızın sorularını cevaplayarak şunları ekledi: Yasalarda bulunan ve zaten sınırlı olan haklarımızı kullanabilmek için bile bilinçli ve örgütlü mücadele yürütmemiz gerekir.” Etkinliğimizin bitiminde işçi arkadaşlarımız sorunlarının çözümü yolunda derneğimizin sunduğu desteğe teşekkür ettiler.
Derneğimiz UİD-DER işçilerin sorunlarına sahip çıkıyor ve bizzat bu sorunu yaşayan işçilerle birlikte sorunlara çözüm yolu bulmak üzere faaliyetler örgütlüyor. Birçok sorunda olduğu gibi iş kazaları ve meslek hastalıkları da bir bütün olarak biz işçilerin ortak sorunudur. Bu yüzden UİD-DER İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komitesi olarak diyoruz ki bizleri bu koşullarda yaşamaya, çalışmaya maruz bırakan patronlara karşı örgütlü mücadeleye!