
UİD-DER Tuzla temsilciliği olarak 20 Eylülde, işçi nüfusunun yoğun olduğu Pendik’te, 21 Eylülde ise Kartal’da stant açtık. Daha önce Pendik ve Kartal’da pek çok kez gerçekleştirdiğimiz bu etkinliğe işçilerin ilgisi yine yoğundu. Hem işçilerin tepkileri hem de sohbetlerimiz sırasında anlattıkları gösterdi ki, işçiler gerçekleşen iş cinayetlerine çok öfkeliler. Bize fabrikalarındaki güvencesiz çalışma koşullarından, iş kazalarından, Ortadoğu’da devam eden savaşa karşı duydukları öfkeden söz ettiler. Emekli bir kadın işçi, “Neden hep biz? Neden hep işçiler, ezilenler ölüyor? Çünkü bize bunu hak görüyorlar. İşyerlerinde ölüyoruz. Savaşlarda ölüyoruz. Sesimizi çıkarmadığımız sürece değişmeyecek bu” diyerek hem bu düzene karşı duyduğu öfkeyi, hem de işçilerin bunun üstesinden nasıl gelebileceğini dile getirmiş oldu.
İşçilerin, İşçi Dayanışması bültenine gösterdikleri ilgi de yoğundu. “Mutlaka eşime de okutacağım” diyen bir kadın işçi şunları söyledi: “Yıllarca aynı yerde çalışıyoruz ve bize hâlâ üç kuruşu reva görüyorlar. Ama onlar her gün trilyonları yiyorlar. Bizden aldıklarını ceplerine dolduruyorlar. Biz de gezmek, dolaşmak istiyoruz. Ama işten eve gelince o kadar yorgun oluyorum ki düşünebildiğim tek şey uyumak oluyor.”
Pendik’te, Kartal’da ve daha pek çok işçi semtinde, patronların düzenine karşı işçilerin öfkesi büyüyor. Bu sömürü düzeni biz işçilere daha fazla sömürüden başka bir şey sunmuyor. Bizler, hep birlikte mücadele etmekten geri durursak, gücümüzü fark edemezsek sınıf kardeşlerimizi yitirdiğimiz iş kazaları ve savaşlar son bulmayacak. Başka bir dünya bizim ellerimizle inşa edilebilir ancak. Hem de patronların maliyetten kaçtığı çürük binalar gibi de değil. Yeter ki biz işçiler olarak sorunlarımızın ortak olduğunu ve birlikte örgütlenerek üstesinden gelebileceğimizin farkına varalım. İşte o zaman en güçlü, en sağlam geleceği yaratabiliriz.