
Eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşurken sık sık kullandığı “dava adamlığından” ya da AKP’nin dava yolundan, dava bilincinden bahsettiğine birçoğumuz şahit olmuşuzdur. “Dava adamı”, “dava partisi”, “haklı davamız”, “davamız için ölürüz”, “bu dava için kefenlerimizi giyip çıktık yola”, “davamıza sahip çıkalım” vs. Bu sözler, haberlerde, gazetelerde her duyduğumda ya da okuduğumda kızmama sebep oluyor.
Neymiş bu dava? Bunun bir adını koysalar ya da açıklasalar bize. Oysa hiçbir açıklama yok! Benim bildiğim bir inanç, bir bağlılık, bir felsefe, bir düşünce, bir akım olur. Onun için her şeyi göze alırsın. Dava adamı olursun. Ama AKP yöneticilerinin bir ideal uğruna mücadele ettikleri söylenemez. Ezilen, sömürülen sınıfın kurtuluşu için mücadele etmek gibi bir dertleri de yok. Ya da hakları yenmiş, yok sayılmış, dili yasaklanmış bir halkın hakları için ölümü göze almak gibi bir durumları da yok.
Peki, Erdoğan ve tayfasının davası ne o zaman? İşçi sınıfını daha fazla sömürerek Türkiye burjuvazisini dünyanın sayılı zenginleri arasına sokmak, Türkiye burjuvazisinin Ortadoğu’da söz sahibi olması için halkları birbirine kırdırtmak. Kısacası, iktidar ve para… Evet, bunlar dava sayılıyorsa Erdoğan ve AKP çok iyi birer dava adamıdır. Çok da başarılıdırlar.
Gel de kızma kardeşim!