
Merhaba kardeşler, ben bir metal işçisiyim. Mutfak ürünleri üreten bir fabrikada çalışıyorum. Çalıştığım fabrikada ayda birkaç kez mutlaka iş kazası yaşıyoruz. İş kazası yaşandığında patronlara göre hastanelik bir durum varsa her zamanki gibi işçi anlaşmalı bir hastaneye götürülüyor ve iş kazası raporu tutturulmuyor. İş kazası yaşayan işçiye “aman iş kazası olduğunu söyleme” diye tembih ediliyor. Makinelerin birçoğu çok eski ve arızalı. Bu nedenle iş kazası yaşanması çok normal. İşin kötüsü, iş kazasının yaşanması işçilere de normal geliyor. Bunun yanında patronlar tarafından işçilere herhangi bir koruyucu malzeme de verilmiyor. İşçiler verilmeyeceğini bildikleri için kendilerinde koruyucu malzeme isteme gücü de bulamıyorlar. Bazı işçiler başlarına gelen iş kazasını gizliyorlar. Çünkü kendilerini suçlu hissediyorlar. Geçenlerde bir kadın işçi bileğini kesmiş ama yaşadığı bu kazayı kimseye söylememiş. Kesik yerini bir çaputla sarmış öylece çalışmaya devam etmiş. Gece evdeyken rahatsızlanmış, ardından acile kaldırılmış. Fazla kan kaybettiği için vücudunun direnci azalmış. Doktor iki gün rapor vermiş. İşbaşı yaptığında “neden iş kazası yaşadığında haber vermedin kimseye” diye sorduk. O da “benim yüzünden işin aksamasını istemedim” diye cevap verdi. Ama bu olay patronun umurunda oldu mu? Tabii ki hayır! İşçiler bu durumdayken patronun kafası yapacağı kârın hesabındaydı.
Geçenlerde iş çıkışında fabrika önünde servis beklerken patron temsilcisi müdür işçileri toplamış etrafına “masal” anlatıyordu. Kulak misafiri olarak yanlarına yaklaştım. Müdür yıllar önce işyerinde yaşanmış bir iş kazasını anlatıyordu işçilere. Bir kadın işçiyi tencere kalıbı basan pres makinesinin başına vermişler. Kadın işçinin eli onlarca ton ağırlık basan presin arasına sıkışmış. Presin üzerinde sadece tek bir mandal varmış. Kadın, ayağı yanlışlıkla mandala basarken o sırada eliyle tencere kalıbını ayarlıyormuş ve bir anda elini presin arasına kaptırmış. Eli tamamen işlevsiz hale gelmiş. Müdürün söylemesine göre tüm masraflarını karşılamışlar. Elinin yerine 15 bin dolarlık protez siparişi verilmiş. Ama kadın işçi başka bir işçinin kışkırtmasına uyup işyerini şikâyet etmiş. Böylece işyeri de savunmaya geçmiş ve işçiyi haksız çıkarmışlar. İşçi hak kazandığı protezden de olmuş. Yani yasalar da patrondan yana olmuş. Patron bu “masalı” işçilere anlatarak onlara ders vermeye çalışıyordu. Yani “burada başına böyle bir şey gelirse bize güvenin, biz sizin için gereken neyse yaparız” demeye getiriyordu. Cümlesini de şöyle sonlandırdı: “Yani arkadaşlar her zaman olaya kendi mantığınızdan bakacaksınız. Onun bunun aklına uyarsanız ortada kalırsınız.” Bilinçsiz ve örgütsüz olan işçiler ise patron temsilcisinin söylediklerini onaylarcasına kafa salladılar. Patronun söz ettiği bu “kendi mantığından bakacaksın” sözü aslında kimin mantığıydı acaba? Bu mantık elbette patronların mantıklarıydı. Bilinçli ve örgütlü işçilerin mantığı her zaman kendilerine, ama bilinçsiz ve örgütsüz olan işçilerin mantığı ise her zaman patronlara ve onların hükümetlerine hizmet eder. Biz işçiler olarak bir an önce örgütlenip birliğimizi sağlamalıyız. Ancak o zaman kendi çıkarlarımız noktasından daha doğru bakarız dünyaya.