Bakırköy Belediyesi Atatürk Spor ve Yaşam Köyü’nde çalışan taşeron işçiler, uzun süredir çeşitli sorunlar yaşıyorlardı. Maaşlarının düzenli ödenmemesi ve ücretlerin düşük olması, iş güvencesinin olmaması gibi sorunlar yaşayan yaklaşık 200 işçi, Ağustos ayında Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nda örgütlendiler. İşçiler, sendikalaştıkları için maaşlarının düşürülmesi, sendika baş temsilcisi Atilla Şen’in işten atılması ve sorunlarının devam etmesi nedeniyle belli aralıklarla bir araya gelerek toplantılar yaptılar.
İşçilerin sorunlarını konuştukları bu toplantıların sonuncusunu CHP’li Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu basarak, bu toplantıların ve eylemlerin CHP’ye yönelik provokasyon olduğunu iddia etti. İşçilerin karşısına geçip sanki işçilerin yaşadığı sorunların kaynağı kendisi değilmiş gibi küstahça ve tehditkâr bir dille işyeri huzurunun bozulmasını işçilerin üzerine yıktı. Bu durum üzerine işçiler Belediye Başkanı’nı protesto ettiler. Tepkilerin büyümesinden ve işçilerin direnişe geçmesinden korkan Belediye Başkanı işçilerin taleplerini ertesi gün (31 Ekim) kabul etti. İşçilerin kabul edilen talepleri şunlar oldu: “8 günlük boş bekleme süresinin ücretleri verilecek, sendika baş temsilcisi Atilla Şen işe geri alınacak, 5 ay süreyle teklif edilen maaş verilecek, 5 ayın sonunda maaşlara zam yapılacak, 15 Kasımda Eylül ayının maaşları yatırılacak.”
İşçi dostu olduğunu iddia eden CHP’nin; Beşiktaş, Kartal, Sarıyer, İzmir ve son olarak Bakırköy gibi belediyelerinde işçilere yaşattığı sorunlar CHP’nin işçi düşmanı olduğunu gösteriyor. Sendikalaşan, hak arayışına giren işçilere karşı gösterdiği saldırgan ve tahammülsüz tutumla CHP, “sınıf” refleksini ortaya koyuyor. İşçilerin dostu ne CHP ne AKP ne de diğer sermaye partileridir. İşçiler gerçek dostluğu kendi sınıf kardeşlerinde aramalı, egemen sınıfın her kesimine karşı hep birlikte mücadele etmelidir.