
Ostim, Davutpaşa, Karadon, Soma, Mecidiyeköy, Ermenek... Bu kaçıncı? Daha ne kadar işçi sermayenin kâr hırsına kurban gidecek? Daha Soma’da katledilen işçilerin kanı kurumadan Mecidiyeköy’de 10 işçi iş cinayetine kurban gitmişti. Aradan iki ay bile geçmeden şimdi de Ermenek’teki bir kömür madeni 18 işçiye mezar oldu. Has Şekerler şirketine ait kömür ocağında, yerin 350 metre altındaki bölümde galeriye su dolmaya başlayınca, 16 işçi kendi çabalarıyla havalandırma ve diğer galerileri kullanarak kurtulmayı başarırken 18 işçi ise madende mahsur kaldı. Madende 12 bin ton su olduğu ve su boşaltılmadan arama çalışmalarına başlanamayacağı söyleniyor.
AKP hükümeti bütün iş cinayetlerinde olduğu gibi yine pişkince davranıyor. İş güvenliği önemlerinin neden alınmadığının, gerekli denetimlerin neden yapılmadığının hesabını vereceği yerde, “su sızıntısının nereden kaynaklandığını araştırıyoruz” diye açıklamalarda bulunuyor. Soma’da da aynı yönteme başvurulmuş, daha ilk dakikadan itibaren olayın trafo patlaması sonucu gerçekleştiği yalanı dillendirilmeye başlanmıştı. AKP ve emrindeki burjuva medyaya göre patronun suçu yoktu, tüm önlemler ve denetimler yapılmıştı, suçlu trafoydu. Ne var ki kısa süre içinde yalanları ellerinde patladı ve bu katliama kömürün için için yanması sonucu çıkan yangının yol açtığı ortaya çıktı. İki aydır sensörler karbonmonoksit miktarının maksimum değerinin on katına çıktığını göstermesine rağmen bu durum yönetim tarafından dikkate alınmamış ve o korkunç katliam meydana gelmişti. Ermenek’te de aynı umursamazlık söz konusudur. Hükümet pişkince su sızıntısının nereden kaynaklandığını araştıradursun, işçiler daha önce su baskınlarının defalarca yaşandığını söylüyorlar. İşçiler ve işçi yakınları, bölgeye gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a, kazanın yaşanacağının önceden belli olduğunu ve buna rağmen hiçbir önlem alınmadığını söyleyerek tepki gösteriyorlar.
Ermenek’te yaşanan katliamın baş sorumlusu, ciddi bir denetim ve yaptırım mekanizmasını hayata geçirmeyen AKP hükümetidir. Çeşitli müfettiş raporları olmasına rağmen, maden kısa süreli bir kapatılma cezasının ardından yeniden faaliyete geçirilmiştir. Patron üretim durmasın diye sondajla suyun olup olmadığını tespit etmemiş, hükümet ise gerekli denetimleri yapmamıştır. Şimdi kalkıp su şuradan mı sızdı buradan mı sızdı diye oyalayıcı ve aldatıcı birtakım açıklamalar yapıyorlar. Oysa gerekli denetimler yapılsaydı su sızıntısı da, kaynağı da tespit edilecek, madenin çalışması durdurulacak, haliyle 18 işçi de yaşamını yitirmeyecekti.
AKP’nin ve Erdoğan’ın ağzından düşürmediği “Yeni Türkiye”de sermayenin payına işçilerin kanını emerek daha fazla büyümek düşerken, işçilerin payına ise ölüm, gözyaşı, açlık, yoksulluk ve tarifsiz acılar düşmektedir.
İş kazaları bugün işçi sınıfının en can alıcı sorunlarının başında geliyor. Her iki ayda bir Soma katliamı yaşanıyor ve yüzlerce işçi yaşamını yitiriyor. Bütün bunlara rağmen sendikalar harekete geçmiş değil. İşçiler patır patır ölürken, sendikalar bu soruna karşı etkili bir mücadele örgütleyecekleri yerde basın açıklamalarıyla bu görevi yerine getirdiklerini sanıyorlar.
Sermaye ve AKP hükümetinden yaptıklarının hesabını ancak örgütlü bir işçi sınıfı sorabilir. Sermayenin ve emrindeki AKP hükümetinin azgın saldırılarına karşı işçilerin birleşik mücadelesini örme ve sendikaları mücadeleci bir çizgisiye çekme görevi önümüzde duruyor.