Merhaba kardeşler,
Ben Hacettepe Hastanesinde direniş yaşamış ve mücadele ederek Hacettepe Üniversitesi bünyesinde sözleşmeli olarak tekrar işe başlayan bir işçiyim. Yaklaşık 11 aydır iktisadi işletmelere bağlı bir restorantta temizlik işi yapıyorum. Aslında taşeron ve sözleşmeli işçilerin çalışma koşullarında pek bir fark olmadığını görüp, bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Bizden önce işe başlayan işçiler, ilk iki ay maaş almadan çalıştırılmışlar. Bu işi zaten araya torpil sokarak bulmuş işçiler, bir de kadro gelecek umuduyla seslerini çıkaramamışlar. Kendi güçlerinin farkında olmayan işçiler ne yazık ki kadro umuduyla oyalanıp duruyorlar. Oysaki bizler mücadele etmediğimiz sürece bırak kadrolu olmayı, geçmişte mücadele ederek kazandığımız haklarımızdan da olacağız. Nitekim ellerinden alınan sadece iki aylık maaşları olmamış, bir de geçen sene 900 saate varan fazla mesai ücretlerini de alamamışlar. Yasaya göre, fazla mesai ücretinin normal ücretin en az %50 fazlası olması gerekiyor. Ne yazık ki patronlar bu ücreti vermeyip, işlerin yoğun olmadığı dönemlerde izin vermeyi tercih ediyorlar. Ama işçiler bu izinlerini de kullanamamışlar, çünkü yöneticiler fazla mesailerinin yazıldığı evrakları yırtıp atmışlar. Bir de yüzsüzce kimsenin fazla mesai alacağı yok demişler.
Sömürü bunlarla da bitmiyor arkadaşlar. Biz taşeron olarak çalışıyorken yaptığımız iş belliydi. Bizlere başka bir iş yaptırmaya kalktıklarında “benim görevim değil” diyebiliyorduk. Bu da tabii ancak uzun bir mücadele sonucunda olmuştu. Fakat bu işyerinde bir işçiye neredeyse beş ayrı iş yaptırılıyor. Yani beş işçinin yapacağı iş tek işçiye yaptırılıyor. Bunu da işçileri karşı karşıya getirerek, bizleri birbirimize düşürerek yapıyorlar. Bizler çalıştığımız işyerlerinde işçi eksikliğini aşırı çalışarak tamamladığımız sürece, kazanan biz değil, patronlar oluyor.
Hastanede taşeron işçi olarak çalışırken, mücadele ederek pek çok kazanım elde ettik. Bu kazanımdan yeni işyerlerimizdeki işçiler de faydalandı. Meselâ maaşları asgari ücret iken, birden 450 lira arttı. Bizler gelmeden önce, sigara içerken yakalanan işçiler işten çıkartılıyorlarmış. Bizler geldikten sonra bu tür haksız uygulamalar yapmaya cesaret edemediler. Ayrıca hemen hemen bütün işçiler bunun farkında. Ama sadece farkında olmak yetmiyor. Hep birlikte sorunlarımızı çözmek için birleşmeli, mücadele etmeliyiz.
Kardeşler, bu yazdıklarım yaşadığımız sorunların sadece bir kısmı. Biliyorum ki, bütün işyerlerinde yaşanılan sorunlar hemen hemen aynı. Çünkü patronlar işçileri nasıl sömürebiliriz diye kafa yoruyorlar. Biz işçiler de, birbirimize güvenerek, birlikte örgütlenerek, haklarımızı nasıl savunup geliştirebiliriz diye kafa yormalıyız.