Ben plastik fabrikasında çalışan bir işçiyim. Uzun zamandır gelen yemekler çok kötüydü. Uzun saatler boyunca ve ağır koşullarda çalışırken bize reva görülen bu durumdan şikâyetçiydik. Üstelik de sendikalı bir işyerinde çalışıyorduk. Biz de sendika temsilcimize bu yemeklerin çok kötü olduğunu ve artık bu durumun değişmesini ve yenebilecek yemeklerin gelmesi gerektiğini söyledik. Temsilcimiz fabrika yönetimi ile görüşmeye gitti ve şikâyetlerimizi anlattı.
Müdür, temsilcimizin söylediklerine inanmamış. Biz yemek molasında iken bize baskın yapmaya geldi. Hepimiz yemekten sonra dışarıya sigara içebildiğimiz alana çıkmıştık. Tam o sırada müdür geldi. Bize ilk önce psikolojik saldırı yaptı. Söze “neden sigara içiyorsunuz” diyerek girdi. Ardından da sigaranın zararlarından bahsetti. Sonra da “sigaralarınızı çabuk atın yoksa yanınıza gelemem” dedi. Sigaralar söndürüldükten sonra yaklaştı ve “yemeklerin neyinden şikâyetçisiniz?” diye sordu. İlk söze giren yaşça bizden büyük bir abimiz oldu. “Yemekler çok kötü, hepimiz şikâyetçiyiz” dedi. Bunun üzerine az önce sağlığımızla çok ilgili olan müdür kızdı ve öfkeli bir sesle “Hepimiz deme! Kendi adına konuş! Yemeklerin neyi kötü, sen evinde ne yiyorsun onu söyle bana?” dedi. Müdürün sert ses tonu abiyi korkutmuş olmalı ki o hiçbir şey söyleyemedi. O sırada ben söze girdim, “Müdür bey burada abimizin ve arkadaşlarımın konuşamamasının sebebi sizin bu tavırlarınız. Neden bağırıyorsunuz? Bu şekilde kimse derdini anlatamaz ki” dedim ve müdür “ben bir şey yapmıyorum ki, sadece size soruyorum” dedi. Ben de konuşmaya devam ettim, “yemekler bulaşık suyu gibi, iki yılda 15 kilo verdim, yemek yiyemiyorum” dedim. Bu sefer müdür bana şunu söyledi: “Sen ne yersin, senin damak tadına göre mi yemek yaptıracağız?” Ben de, “yemek seçmem, her şeyi yiyorum ama burada yiyemiyorum” dedim. Benim konuşmamdan sonra vardiyanın geri kalanı da konuşmaya başladı. Ve bu konuşmaların sonucunda yemekler kısa bir süreliğine de olsa düzeldi.
Bu durum henüz böyle devam etmekte, ne kadar daha böyle gider bilmiyoruz. Ama biz birlikte bir şeyi gördük: Sorun ne olursa olsun, biz birlikte davranıp, ortak karşı durduğumuzda sorunlar düzeliyor. Tümden çözülmese de biraz iyileştirmek zorunda kalıyorlar. Birlik olduk, yemek sorununda iyileştirme sağladık. Daha da birlik olursak ve örgütlü durursak fabrikamızda hepimiz için tehlike olan iş kazası riskine karşı da daha etkili önlemler aldırabiliriz.