
Türkiye İstatistik Kurumu, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerini açıkladı. İşsizlik oranlarını düşük göstermek için bulunan formüllere ve sayı oyunlarına rağmen açıklanan rakamlar, işsizliğin ulaştığı boyutların dehşet verici olduğunu gösteriyor. Türkiye’de resmi rakamlara göre 2 milyon 944 bin işsiz var! Yani her 10 kişiden biri hatta daha da fazlası işsiz!
2014 yılı Ağustos ayında %10,1 olan ortalama işsizlik oranı kadınlarda %12,7, erkeklerde %8,9, gençlerde ise %18,9 olarak gerçekleşti. Resmi rakamlara göre Türkiye’de çalışabilir nüfus 29 milyon 257 bin kişi. İstihdam edilen insan sayısıysa 26 milyon 313 bin. İşsiz olan yaklaşık 3 milyon insanın 585 bini iş bulmaktan ümidini kestiği için iş aramıyor. Aileleriyle beraber düşünüldüğünde işsizlik 12 milyondan fazla insanı doğrudan etkiliyor. DİSK-AR’ın verilerine göre ise gerçek işsizlik 5 milyondan fazladır.
Bu manzara milyonlarca insanın ekonomik ve sosyal bir yıkıma itildiğini gösteriyor. Geçinebilecekleri bir iş bulamayan işçiler sefalet içinde yaşıyorlar. Toplum içinde değer görmediklerini düşünüyor ve psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Kapitalist sömürü düzeni altında işsizler ordusu, çalışan işçiler için bir tehdit oluşturuyor. Çalışan işçiler, işsizler ordusuna katılmamak için patronların dayattığı iş koşullarını kabul etmek zorunda kalıyorlar. İnsanı tüketen iş koşulları açlık karşısında tek alternatif haline geliyor. Bu nedenle işsizlik tek tek bireylerin sorunu değil, kapitalizmin yarattığı toplumsal bir sorundur.
İşlisi işsizi ile işçi sınıfı bir bütündür. İşçiler, bir sınıf olarak yaşadıkları sorunların üstesinden gelebilmek için örgütlü mücadele etmek zorundadır. İş saatlerinin düşürülmesi, ücretlerin yükseltilmesi, tüm işçilere iş güvencesi sağlanması işçi sınıfının başlıca mücadele konularından biri olmak zorundadır.