
Sekiz yıl özel sektörde taşeron işçi olarak çalıştım. Şimdi ise kamu sektöründe kadrolu olarak işe başladım. Eski işimle yeni işim arasındaki tek fark aldığım ücret. Kars’ın bir ilçesinde, bir okulda temizlik ve kaloriferin yakılmasıyla görevliyim. Kars’ta, okullarda, devlet dairelerinde ve belediye işlerinde İŞKUR aracılığıyla görevlendirilen işçiler çalışıyor.
Okulun temizliğini yapan işçinin sabah öğrenciler gelmeden okulda olması gerekiyor. Öğrenciler akşam çıktıktan sonra da temizlik yapıldığından, temizlik işçisi toplam 12 saat boyunca okulda duruyor. Kaloriferde görevli olan işçi ise okulun erkenden ısınması için okul açılmadan 2 saat önce gelip kaloriferi yakmak zorunda. Okuldan ayrılması ise ancak öğrenciler son dersi bitirdikten sonra mümkün olabiliyor. Yani o da sabah 5’te gelip akşam 5’te çıkarak 12 saat çalışmış oluyor. Temizlik ve kalorifer işlerini yapan işçiler asgari ücret alıyor ve günde 12 saat çalışıyorlar. Üstelik mesai ücreti de yok. İŞKUR aracılığıyla çalışmaya başlayan işçiler 7-8 aylık sözleşmelerle çalışıyorlar ve hiçbir hakları verilmiyor.
İşçiden, amirinin sözünden çıkmaması ve asgari ücrete razı olması bekleniyor. Üstelik bu işçiler temizlik yapmakla ve kalorifer yakmakla kalmıyor, okullara gidecek malzemelerin yüklenmesi (kömür, odun, inşaat malzemesi, boya, gıda vs.) işini de yapıyorlar. Burada yaşayan işçilerin iş kaynakları kısıtlı olduğu için, işini kaybetmek istemeyen işçiler bu çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Bize taşeronluğu, 7-8 aylık sözleşmeleri ve asgari ücreti dayatan patronlara ve hükümetlere karşı bilinçlenerek örgütlü bir şekilde mücadele etmekten başka bir çaremiz yok. Bilinçli işçi, örgütlü işçi ve birlikte hareket eden işçiler haklarını korumakla kalmaz, daha iyi çalışma koşulları ve daha yüksek ücret de elde ederler. Bu bakımdan UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyası çok anlamlı ve önemli bir kampanya. Bu kampanyaya tüm işçiler omuz vermeli ve mücadeleyi büyütmeli.