Asgari Ücret Tespit Komisyonu Aralık ayında toplanıyor. Asgari ücretin tespiti sadece asgari ücretle çalışan işçileri değil tüm işçi sınıfını ilgilendiriyor. Asgari ücretten daha fazla ücret alan işçilerin de yeni yılda alacağı ücretlerin ne oranda artacağını, asgari ücrete yapılacak zam oranı belirleyecek. İşçilerin %40’ı asgari ücretle ya da bunun biraz üzerinde bir ücretle çalışıyor. Hükümet, asgari ücret için uygun gördüğü “artış” oranını açıkladı. 2015 yılında ilk ve ikinci altı ay için %3+%3! Bu oran gerçekleşirse Ocakta asgari ücret 31 lira artacak, asgari geçim indirimi dâhil 891 lira olan net asgari ücret 922 liraya çıkarılacak.
Kışın aldığımız ücreti alıp götüren doğalgaza ve elektriğe %9; kırmızı ete %20, kırmızı mercimeğe %80, pirinç ve bulgura %60 zam geldi. Sebze ve meyve ise yalnızca Kasımda %20 zamlandı. Mide, antibiyotik, kalp, tansiyon, hepatit B, astım ilaçları için daha fazla fiyat farkı ödenecek. Bu uygulama, kısa bir süre sonra tüm ilaçları kapsayacak. İşsiz kaldığı için SGK’dan yararlanamayan hastaların 15 lira olan muayene ücreti %100 zamlanarak 30 liraya çıktı. Tetkik ve diğer sağlık hizmetlerine de zam yapılacak. İstanbul’da bazı semtlerde kira artışları %80’leri buldu. Toplu taşımadan gıdaya, eğitimden hazır giyime varana kadar her şeye zam geldi!
Hayat bu derece pahalıyken işçi ücretlerine %3+%3 zam yapmak, gerçek ücretleri yani işçinin alım gücünü düşürmek demektir. Hükümetin, Türkiye İstatistik Kurumu’na hesaplattığı ve gerçeğinden çok daha düşük yansıtılan enflasyon oranı bile %10’u bulurken, %3+%3 zam önermesi işçilerle dalga geçmekten başka bir anlam taşımıyor. Asgari ücret artış oranı her yıl hayat pahalılığının gerisinde kalmaktadır. İşçiler yoksulluğa itilirken, patronlar sınıfı giderek daha fazla zenginleşiyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 5 üyesi Çalışma Bakanlığı ve devlet kurumlarının bürokratlarından, 5’i en fazla üyesi olan patron örgütünden, 5’i de en fazla üyesi olan işçi sendikaları konfederasyonundan geliyor. Hükümet, komisyon toplanmadan önce zam oranına ilişkin önerisini ortaya atıyor. Komisyon toplandığında Türk-İş’in gönderdiği bürokratlar “enflasyon yüksek, hayat pahalı, hükümetin önerdiği zam oranı çok düşük, hayatta olmaz” gibi laflar ederek masa başında işçiler adına sıkı bir pazarlık yürütüyormuş gibi pozlar kesiyorlar. Patronların örgütünün gönderdiği adamlar ise “zam yapamayız, asgari ücret çok yüksek, şirketlerin maliyetleri çok yükseliyor, yatırımlar durur, işçi ücretleri yükselirse işten çıkarmalar başlar” gibi standartlaşmış cümleleri tekrarlıyorlar. Hükümetin gönderdiği bürokratlar da rakamlarla türlü cambazlıklar yapıp en ideal asgari ücreti tespit ediyormuş ve işçi tarafıyla patron tarafını uzlaştırmaya çalışıyormuş gibi rol kesiyorlar. Bu 15 kişi içerisinde milyonlarca asgari ücretlinin halinden anlayan, asgari ücret alarak ailesini geçindirmeye çalışan 1 kişi bile yoktur. Örgütsüz durumdaki milyonlarca asgari ücretlinin üç kuruşluk zammına karar verenler; bir avuç büyük patron temsilcisi, sendika bürokratı, zengin sınıfın saraylarda yaşayan siyasetçileri ve onların eteklerine tutunmuş yalaka takımıdır.
Komisyonda yapılan hesaplamalarda izlenen yöntem de asgari ücretin işçiler için azami sefalet anlamına geldiğini ortaya koymaktadır. Komisyon 4 kişilik bir ailenin, gıda, giyim, barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal ihtiyaçlar gibi en temel harcamalarının en az “diyelim ki” 4500 lira tuttuğunu hesaplıyor. Ardından “asgari ücret 4 kişinin değil 1 kişinin geçimi için hesaplanır” diyerek 4500’ü 4’e bölüyor. Çıkan 1125 liralık rakamdan da vergiler, SGK ve işsizlik sigortası primi gibi kesintiler yapılıp asgari geçim indirimi eklendiğinde işçinin eline geçecek ücret yaklaşık 925 lira oluyor. Yani 4 kişilik bir ailenin en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ayda en az 4500 lira geliri olması gerekir diye hesaplayan devlet, işçiye “al sana 925 lira asgari ücret” diyor.
Kısacası patronlar ve hükümet asgari ücreti tespit ederken milyonlarca işçiye bilerek ve isteyerek kazık atıyor. İşçiler sefalet koşullarını hafifletmek için 12 saate varan sürelerle çalışıp ailelerini geçindirmeye uğraşırken ömürlerini tüketiyor. Açlık sınırı 1200, yoksulluk sınırı 4000 liraya dayanmışken işçiler, sefalet ücretleriyle geçinebilmek için mücadele ediyorlar. Oysa buna dur demek mümkündür. Milyonlarca işçi birleştiğinde ve ürettiği zenginlikten daha fazla pay almak için mücadele ettiğinde, asgari ücret sefalet ücreti olmaktan çıkacaktır.
Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!