
Soma Holding’e bağlı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin işlettiği Eynez ve Atabacası kömür ocaklarında çalışan 2800 işçi işten atıldı. 13 Mayısta Eynez ocağında meydana gelen faciada 301 işçi yaşamını kaybetmiş ve maden ocağında üretim durdurulmuştu. 301 işçinin katili Soma Holding, iş kazasından sağ kurtulan işçileri işten atarak işsizliğin kucağına attı ve adeta “açlıktan ölün” dedi. Yaklaşık 3000 bin işçi, cep telefonlarına gönderilen mesajla işten atıldıklarını öğrendiler. 301 arkadaşlarını kaybeden ve arkadaşlarının katillerinin hesap vermesi için Soma’da çeşitli eylemler örgütleyen işçiler, işsiz kalmanın verdiği öfke ve tedirginlikle bekleyişlerini sürdürüyorlar.
İşçilerin işten atılmasından sonra Soma Kaymakamı Bahattin Atçı da bir açıklama yaparak tepkileri yatıştırmaya çalıştı: “İşçilerimizin, kış ortamında mağdur olmamaları lazım. Ocaklar üretime geçemedi. Bu sorunun acilen çözümlenmesi lazım. İşçilerin, çoğu maddi olarak zor durumda. Bu durumdan herkes, olumsuz etkilenecek, esnaf diğer kesimler, halk da tedirgin. Eski duruma gelmemiz için kapalı olan ocaklarında usulüne uygun olarak güvenli bir şekilde üretime sokulması lazım.”
İşten atılan işçiler arasında T.Maden-İş 3 Nolu Şube Başkanı Cafer Bülbül de var. Ancak şu ana değin T.Maden-İş’in işten atmalara karşı nasıl bir tutum alacağı, nasıl bir eylem örgütleyeceği belli olmuş değil. Türk-İş yönetimi ise her zamanki gibi susmakta ve işçileri patronlar karşısında yalnız bırakmaktadır. Adeta AKP’nin işçi kolu gibi çalışan Türk-İş üst bürokrasisi, iş kazalarında işçilerin katledilmesini ve işçilerin işten atılmasını zerre kader umursamıyor.
Patronlar işçileri ölümle açlık arasında bir tercihe zorluyorlar. AKP hükümeti ise işyerlerini ve maden ocaklarını gerektiği gibi denetleyip önlem almıyor. Olan işçilere oluyor. İş kazalarında yaralanan işçiler, iş cinayetlerinde ölen işçiler, işsiz kalan işçiler! Artık yeter diyoruz! İşçiler bu duruma mahkûm değildir. Tüm madenler işçi denetimi altında devletleştirilmeli ve taşeronluk dâhil her türlü esnek ve güvencesiz çalışma biçimine son verilmelidir. İşçilerin durumunun ne olacağı patronların ya da AKP’nin iki dudağının arasında olamaz. İşçiler, kendi hayatlarını doğrudan ilgilendiren üretim sürecinde söz sahibi olmalıdırlar.