
İşçilerin çalışma hayatında çektikleri sıkıntılar bitmek bilmiyor. Uzayan çalışma saatleri, düşük ücretler, güvencesizlik, iş kazaları bunlardan sadece bazıları. Genel olarak çalışma hayatı çeşitli sorunlarla dolu. Bütün bunların öncesinde çalışma hayatına başlamadan önce çekilen sıkıntılardan birisi de işsizlik olmakta. Çalışmaya başlamak için, patronların çeşitli koşullarını kabul etmek ve çeşitli kriterleri taşımak gerekiyor. Ben de bir süre öncesinde işsizler kervanına katılan bir işçiyim. Belli bir süredir de iş bulmak ve çalışabilmek için durmadan çaba sarf ediyorum. Ancak iş arama sürecinde karşılaştığım o kadar fazla tuhaf durum var ki, anlatmakla bitmez.
Belli bir süre boyunca geçirdiğim öğrencilik hayatından sonra, çalışmak için iş aramaya başladım. Ancak karşılaştığım durum şu oldu; mevcut olan işlerde patronların aradığı hiçbir kritere uymuyorum, ya da bana dayatılan koşullar o kadar kötü ki o işyerinde örgütsüz biçimde, kötü koşullarda çalışan işçi arkadaşların haline mi üzüleyim yoksa kendi derdime mi yanayım karar veremedim. Örneğin görüşmeye gittiğim fabrikalardan birisinde patronun bana söyledikleri şunlar: “Çalışma saatimiz haftada 7 gün 12 saat. Mesaileri biz belirleriz. Çalışma sırasında diğer işçilerle konuşman yasak. Yarım saat yemek molası sonrası soluksuz çalışma. 2 aylık bir süre de deneme süreci olarak geçecek. Önceden de hiçbir yerde çalışmadığın için amirlerin sözünden çıkmaman gerekiyor.”
Duyduklarım önce beni şaşkınlığa uğratıyor ve bir süre kendime gelmeye çalışıyorum, sonra da bu halde çalışan işçilerin durumuna üzülüp oradan ayrılıyorum. Bu yaşadığım örneklerden sadece birisi. Bu ve buna benzer pek çok işyeriyle yaptığım görüşmelerde yaşadığım sorunlar hep benzer oldu. Ya “sen bizim kriterlerimize uymuyorsun” dendi ya da “bizim koşullarımız bunlar, çalışmak istersen buyur çalış, çalışmazsan sen bilirsin” cevabını aldım.
Oysa üniversiteye girerken sistem ne umutlar veriyordu bana. Okursam düzenli, iyi bir işim olacak, hayatım rahat geçecekti. Şimdi karşılaştığım tabloya bak. Elbette ben öğrenciliğim sırasında örgütlendiğim ve mücadeleye katıldığım için bunlarla karşılaşacağımı biliyordum. Ancak bu boş hayallere kanıp sonra da uyanamayan çok sayıda işçi-emekçi çocuğu arkadaşım var. Onların da bu gerçekleri görüp işçi sınıfı mücadelesine katılması gerekiyor. Sistemin pompaladığı bireysel kurtuluş hayalleri aldatmacadan başka bir şey değil çünkü.
Şimdilik düzenli bir iş bulup çalışma şansı elde edemedim. Geçici işlerde çalışarak hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Ancak iş arama sürecinde anladım ki, patronlar daha en başından kendi koşullarını işçilere dayatmaya çalışıyorlar. Çalışırken başını kaldırma, kimseyle konuşma, bunları kabul etmiyorsan da çek git! İşçiler örgütsüz olduğu sürece de patronlar bu şekilde keyfi davranmaya devam edecekler. Ben UİD-DER’li bir işçi olarak biliyorum ki, işçi sınıfı olarak bu sorunların üstesinden ancak örgütlü biçimde mücadele ederek gelebiliriz.
BÜTÜN İŞSİZLERE İŞ! İŞGÜNÜ KISALTILSIN!