Çalıştığım fabrikada pres makinesinde çalışan, yıllarca makinelerin ayarını yapan ve makinenin hemen her şeyini bilen 15 yıllık bir işçi arkadaşımız makineye elini kaptırdı. Güvenlik önlemlerinin alınmaması yüzünden bir işçi arkadaşımız daha parmaklarını kaybetti. Zaten bu fabrikada iş güvenliği adına bir şey yapılmadığından fabrikamızda sürekli iş kazaları yaşanıyordu. Nasıl yaşanmasın ki? Sürekli fazla mesailer oluyor, makineler sürekli çalışıyordu. Hatta zorunlu olan bakım çalışmaları için bile makineleri durdurmuyorlardı. Sadece makine bozulursa, yani artık makine çalışmam dediğinde duruyordu. Bakımcılar gelip tamirini yapıyorlardı.
İş kazası geçiren arkadaşımız da uzun zamandır günde ortalama 16 saat çalışıyor, hep fazla mesai yapıyordu. Dinlenemeden gelip işine devam ediyordu. Yorgunluğun üzerine bir de makinelerin bakımlarının yapılmaması da eklenince bir işçi daha uzuvlarını kaybetti. İş kazasının yaşandığı makinede hiçbir koruyucu mevcut değildi. Makinede olması gereken sensörler de bağlı değildi. İş kazasından sonra polisler gelip olay yerini inceleyecekleri için, makinede olmayan fotoselli kapak bir tel yardımı ile makineye tutturuldu. Sanki makinede tüm önlemler varmış gibi gösterildi. Tüm suç işçi arkadaşımıza atıldı. Daha önce de pres makinelerinin birinde bir işçi arkadaşımız daha parmağını kaybetmişti. Böyle bir kaza daha önce yaşanmasına rağmen makinelerde hiçbir güvenlik önlemi alınmadı.
Bu arkadaşımız, fabrikaya 16 yıl boyunca ömrünü vermiş, patronunun iyi niyetli olduğuna inanmış bir işçiydi. Biz gene de saflığına ve bilgisizliğine yoruyoruz. Belki de patrondan gelecek küçük kıyaklar için, yani üç kuruşluk çıkarı için patronunu savunuyordu. Ama onun durumu patronu değil bizi daha çok üzdü. Çünkü o bedeninden bir parçayı bu kâr hırsına feda etti. Onun işyerinde işçi arkadaşlarından çok patronun çıkarlarını savunup, ona güvenmesinin bedeli ne acı ki şimdilik parmakları oldu. Şimdilik diyorum çünkü henüz durumu belli değil. Kazadan hemen sonra devlet hastanesine götürüldü ve orada ameliyatını yapamadılar. Çünkü eli ve parmakları çok ezilmişti. Onun için elinin iyileşmesi çok zor görünüyor. Hatta parmaklarını kaybettiğini ve elinin de bir kısmını kesmek zorunda kalabileceklerini söylemişler. Arkadaşımızı özel hastanede ameliyata aldılar. Patron masraftan kaçınmayın demiş. Elbette bu işçi arkadaşımız iş kazası davası açmasın, tazminat istemesin diye böyle yapıyorlar. Zaten yapmak zorunda oldukları şeyi bir fedakârlıkmış, lütufmuş gibi sunuyorlar. Bu işçi arkadaşımız ve ailesi belki de yine patrona güvenip ondan haklarını almayacaklar. Hatta belki ona minnet duyacaklar. “Ne iyi adam, başkası olsa devlet hastanesinde süründürürdü, bizi özel hastanelerde ameliyat ettirdi” diyecekler belki. Ama inanmayın kardeşler. Onların böyle durumlarda işçilerle ilgilenmesinin nedeni hakkımızı aramayalım, sorun çıkarmayalım diyedir.
Soma’da, Ermenek’te olduğu gibi her gün ölümlü iş kazası haberleri alıyoruz. Sanki bize uzakmış gibi geliyordu. Öyle olmadığını arkadaşımız kan içinde kalınca daha iyi anladık. Üstelik bunlar böyle arka arkaya gelince acısını daha çok hissettik. Makinelerde bir parçamızı veya hayatımızı bırakmadan bir araya gelmekten başka çaremiz yok.