
Bugün milyonlarca işçi sefalet koşullarında, hiçbir iş güvenliği önlemi alınmadan çalışıyor. Düşük ücretler, uzayan iş saatleri, taşeronlaştırma biz işçilerin yaşam koşullarını daha da çekilmez hale getiriyor. Dertleri sadece para kazanmak olan patronlar en doğal yasal haklarımızı bile gasp ediyor.
Biz bir grup tekstil işçisi de kendi işyerlerimizdeki çalışma koşullarından ve genelde tekstil işçilerinin yaşadığı sorunlardan bahsetmek istiyoruz. Öncelikle bütün işçilerin ortak sorunu olan düşük ücretlerden bahsedelim. Çalıştığımız işyerinde asgari ücret alıyoruz. Ücretlerimiz yetmediği için fazla mesailere kalıyoruz. Bu yüzden de çalışma süresi günlük 12 saati buluyor. Geçinebilmek için hafta tatilimiz olan Pazar günleri ailemizden feragat edip işyerine fazla mesaiye gidiyoruz. Bizim işyeri üç vardiya şeklinde çalışıyor. Gece vardiyasında çalıştığımızda çoğu zaman eşlerimizin, çocuklarımızın yüzünü göremiyoruz. Çünkü gece çalışıyor gündüz de uyuyoruz. Hele bir de kadın işçiyseniz işiniz daha zor. İşyerinde çalışmakla işimiz bitmiyor. Evdeki temizlik, yemek ve diğer işleri de biz yapmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden de yeterince dinlenemiyor, çoğu zaman işe dinlenemeden gidiyoruz.
Diğer önemli ve can yakıcı sorunumuz da iş kazaları. Son zamanlarda işyerinde iş kazaları artmaya başladı. Vardiyalı çalışma, makinelerin eski ve koruyucu aksamlarının işler hızlansın diye sökülmüş olması iş kazalarının en başlıca sebepleri arasında geliyor. Makinelerin eski olduğunu ve bazı riskli durumları şeflere, amirlere söylememize rağmen onlar hiçbir önlem almıyor ve dikkatli olun deyip geçiştiriyorlar. Bunlardan kaynaklı iş kazaları yaşandığında ise sanki biz bile bile kolumuzu, parmağımızı makineye kaptırmışız gibi bizi tehdit eden, suçlayan açıklamalar yapıyorlar. Çoğu işyerinde olduğu gibi, kazadan sonra iş kazası raporu bile tutturmuyorlar. Kazanın üstünü örtbas etmek için kimseye duyurmadan özel hastanelere götürüyorlar.
Evet arkadaşlar, daha burada saymadığımız irili ufaklı bir sürü sorunumuz var. Patronlar daha fazla kazanmak için bizi daha fazla çalıştırmanın, hafta tatili olan Pazar günümüzü bile fazla mesai ücreti ödemeden çalıştırmanın peşindeler. Bu yüzden her gün yeni uygulamalarla karşımıza çıkıyorlar. Patronlar bu uygulamaları getirirken işçiler çoluğuna çocuğuna, eşine dostuna nasıl zaman ayıracaklar, nasıl geçinecekler diye düşünmezler. Biz işçilerin nasıl yaşadığının onlar için hiçbir önemi yoktur.
Çoğumuz bu haksızlıkların farkındayız ve yaşayarak görüyoruz. Ama tek başımıza bu sorunları çözemeyiz. Çünkü bu sorunları dile getirdiğimizde patronlar bize kapıyı gösteriyorlar. Bu yüzden bütün işçiler ortak hareket etmek zorundayız. Bunun için de birlik olmalı ve birbirimize güvenmeliyiz. Çoğu zaman haklarımızı bilmediğimiz ve bilinçli olmadığımız için haklarımızı arayamıyoruz. Dolayısıyla haklarımızı öğrenmeli ve bilinçli olmalıyız.