Ben bir hastanede taşeron işçisi olarak çalışıyorum. Önce şunu belirtmek isterim ki taşeron işçisi olmak demek işçi sınıfının yaşadığı sorunları daha katmerli yaşamak demek. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler yetmezmiş gibi her türlü haksızlığa maruz kalabiliyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte bu sorunları aşmak için mücadele ediyoruz ve pek çok haksız uygulamayı birlik olup engelledik.
Bize hastanede her işi verirler. Hasta taşırsın, yatak yaparsın, tahlil getirir götürürsün… Ameliyatlara girip malzeme verenimiz de var, yoğun bakımda hasta altı temizleyenimiz de. Biz aslında uzmanlığımız olmadığı halde hasta bakıcı olarak çalışıyoruz. Bir de “asıl işimiz” olan temizlik var tabi. Hastane yönetimlerinin işine gelirse hasta bakıcıyız, işine gelmezse temizlik işçisiyiz. Yine öyle bir durum yaşandı ve benimle birlikte hastane yönetiminin bu tutumlarına karşı çıkan birkaç arkadaşı farklı bölümlere sürmek istediler. Biz bunu kabul etmedik. Yönetici “ama sizin asıl işiniz bu” deyince öfkelenip “işinize gelince başınıza taç, işinize gelmeyince bir tarafınıza tıkaç yapıyorsunuz” dedim. Yöneticinin yüzü allak bullak oldu. Biz zaten durumdan rahatsızdık. Bu uygulamaya da karşı çıktık. Kararlı durduk ve bizi meydana geçiremediler.
Ben şimdi bütün hastane çalışanı arkadaşlarıma sesleniyorum. Birleşelim ve gücümüzü bir edelim. UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine Taşeronlaştırmaya HAYIR!” kampanyası bu açıdan çok anlamlı bir kampanya. Biz taşeron işçiler olarak bu kampanyayı desteklemeliyiz. Sadece taşeron işçilerin değil, bütün işçilerin bu kampanyaya destek vermesi gerekiyor.