
Merhaba işçi kardeşlerim. 22 yıldır bilfiil, metalde, matbaada, tekstilde çalışan bir kadın işçiyim. Çalışma hayatım boyunca, ben de sizler gibi birçok sorunla karşı karşıya geldim. Sendikalaşmak istedim, işten atıldım. Servisim olmadı, dolmuşlarda hiç de bir insana yakışmayacak bir şekilde işe gitmek zorunda kaldım. Uzun çalışma saatlerine maruz kaldım ve ne yazık ki çocuğumla çok sınırlı vakit geçirmek zorunda bırakıldım. Zorunda diyorum çünkü vardiyalı çalıştım. Ama bilindiği gibi tek vardiya değil. İşlerin arttığı zamanlarda iki vardiya çalışmak zorunda bırakıldım. Sıkıyorsa kalma! Kapı orada. Senin yerini dolduracak binlerce işsiz var kapıda. Bir de aldığımız düşük ücretler karşısında, tabii ki zorunlu mesaileri kabullenmek, üç kuruşu beş kuruşa çıkartmak gibi de bir dert var. Aksi takdirde ay sonu nasıl gelir? Kira, fatura, çocuğun masrafları vs. Yani sizin de yabancısı olmadığınız sorunlar.
Uzun çalışma saatlerine maruz kalan biz işçilerin, maalesef sosyal yaşam adına hiçbir faaliyeti olamıyor. Zaman olsa ne olacak ki? Düşük ücretlerle hangi sosyal faaliyeti yerine getireceğiz? Sinema mı? Tiyatro mu? Konser mi? Ya da ailenle birlikte, içinde yaşadığın bu güzel şehri, boğazdan başlayarak turlamak mı? Bu düşük ücretlerle mümkün mü? Çok uzun saatler çalıştırıldığımız için, kendimize ve ailemize ayıracağımız vaktimiz yok. Sabahın karanlığında fabrikalara girip, akşamın karanlığında yorgun bitkin bir şekilde evlerimizde oluyoruz. Zamanımız olsa ne olacak ki? Sefalet ücretlerine mahkûm edildiğimiz için, bırak ailemizle birlikte gezmeyi, eğlenmeyi, kıt kanaat geçinip, ay sonunu zar zor getiriyoruz.
İşte, tam da bu sebepledir ki, işçilerin mücadele örgütü olan UİD-DER’ in başlatmış olduğu kampanyayı canı gönülden destekliyorum. UİD-DER kurulduğundan bu yana, biz işçilere sahip çıkıyor. Bizlere sorunlarımızı gösterdiği gibi nasıl çözeceğimizin de kılavuzluğunu yapıyor. Sorunlarımız etrafında, biz işçileri yan yana getirmeye, birlikte çözmeye çağırıyor. Bu davete sessiz kalmak mümkün değil. Bugüne kadar yapmış olduğu kampanyalarda olduğu gibi, yeni başlatmış olduğu kampanya da biz işçilerin en can alıcı sorunlarını kapsıyor. “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya HAYIR” kampanyası, biz işçilerin tamamını ilgilendiriyor. Neredeyse hiçbirimiz mesaisiz çalışmıyoruz, insanca yaşayacağımız, ay sonunu güle oynaya getirebileceğimiz bir ücret almıyoruz. Birçoğumuz taşeronda çalışmasak bile iş garantimiz elimizden alınmış durumda. Patronlar sınıfı, gelecekte her birimizi taşeron çalışmaya mahkûm etmek istiyor.
Gelin hep birlikte sorunlarımızı çözmek için adım atalım. UİD-DER’ in başlatmış olduğu bu anlamlı kampanyaya destek verelim. Bu çatı altında gücümüzü birleştirelim ve patronlar sınıfından hesap soralım. Çok geç olmadan, çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmanın adımlarını birlikte atalım. Biz işçilerin örgütlenmekten, mücadele etmekten başka hiçbir seçeneği yok. Ya insan gibi çalışıp, insan gibi yaşamayı seçeceğiz ya da köle gibi çalışıp, ömrümüzü patronlar sınıfının hizmetinde, onların ihtişamı için tüketeceğiz. Hayatı yaratan, üreten bir işçi olarak ben mücadele etmeyi seçtim. Kaybedecek bir şeyimiz yok. Elimizden haklarımız birer birer alındı, alınıyor. Ama birlikte olursak, mücadele edersek kazanacağımız koca bir dünya var.