
Sabah 6:30’da yola çıktım. Malûm iş saati otobüsler, minibüsler tıklım tıklım. Zor belâ bir minibüse bindim. Şoföre ücreti uzattım ve tutunabilecek bir yer aradım. Binmek ayrı bir dert, yer bulmak ayrı. Yolcularla akraba olacağız neredeyse. Neyse bir yolcu daha bindi minibüse. Bana verdiği parayı şoföre uzattım. Kısa bir süre sonra parayı uzatan yolcu “şoför bey para üstünü gönder” dedi. Şoför yüksek sesle bağırdı; “gönderdim ya kardeşim”… Yolcu ısrarla parasının üstünü istedi. Şoför sinirlendi ve gaza bastı. Diğer yolculardan da ses çıkmaya başladı. Para üstünü alamayan yolcuya destek oldular ve şoföre yavaşlaması için kızdılar. Şoför bu sesleri duyunca 25 kuruş para üstünü yolcuya gönderdi. Ellerinden ve yüzünden işçi olduğu anlaşılan yolcu 25 kuruşunu alıp cebine koydu.
Şoför artık yavaşlamış ve can sıkıntısını atmak için radyoyu açmıştı. Radyoda şarkının sonunda kısa haberlere geçildi. Birkaç haber sonunda asgari ücretle ilgili zam oranından bahsedildi. 2015’in ilk altı ayı % 3,3, diğer altı ayında ise yine % 3,3’lük bir zam oranından bahsedildi. Radyoda verilen bu haberi duyunca aklıma biraz önceki yaşadıklarımız geldi. Haklı olarak 25 kuruş için sesini çıkartan işçiler bize dayatılan bu sefalet ücretine karşı da seslerini çıkarmalılar diye düşündüm. Fakat sizlerin de bildiği gibi örgütsüzlük işçilerin elini kolunu bağlıyor. Ancak bu birlik yine bizim ellerimizde. Sefalet ücretine, uzun çalışma saatlerine, güvencesiz çalıştırılmaya, iş cinayetlerine, taşeronlaşmaya, ancak bir araya gelirsek dur diyebiliriz.
UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır” kampanyası işçileri ortak bir sorun etrafında bir araya getiriyor. İşçilerin birliği yolunda bir adım daha atıyor. Bu sayede günü geldiğinde işçilerin sesi daha gür çıkacak. İşte o zaman 25 kuruş değil bütün dünya bizim olur.