
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışırken sendikalı olduğu için işten atılan işçilerden biriyim. Ben daha önce fabrikada da çalışmıştım. Sendika değiştirme girişimimiz olmuştu. Fakat başarılı olamamıştık.
Aslında çalışırken daha çok kendimizle mücadele ediyoruz. Çünkü örgütlü mücadele nedir bilmiyoruz. Sadece işten eve, evden işe kendi sorunlarımızla mücadele ediyoruz. Halbuki örgütlülüğü bilseydik, gücümüzün farkında olsaydık, gerçekten emeğimizin daha çok karşılığı olduğunun farkına varırdık. Hep işsizlikle, açlıkla korkutulduk. Hep şükretmeyi öğrettiler. Gün geldi şükretmek yetmedi.
Buluşlar hep ihtiyaçtan doğar, biz de bu yolu bulduk. Emeğimizin karşılığını almak için, daha onurlu, daha güvenceli yaşamak için örgütlendik. Birleştik, güçlü olduk. Anayasada yazılı olan sendikalı olma hakkını kullandık. Buradaki arkadaşlarım artık daha sosyal olmayı, daha mücadeleci olmayı, direnmeyi öğrendi. Konuştuğum arkadaşlarım, artık nerede bir işçi işten çıkarılırsa en azından içlerinin yanacağını, onların yanında olmak isteyeceklerini, mücadele eden işçilerle empati kurabileceklerini söylüyorlar. Artık “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi iğrenç bir atasözünü unutacağız.
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!