Metal işçileri olarak bizler için bıçak çoktan kemiğe dayanmış durumda. Türkiye’de sanayinin kalbi olan metal işkolunda çalışıyor olmamıza rağmen maaşlarımız çok düşük. Son imzalanan sözleşmede %9,78 gibi çok düşük bir orana imza atıldı. Sözleşmenin 3 yıla çıkartılması da işçiler tarafından büyük bir tepki ile karşılandı. Türk Metal ve Çelik-İş sendikalarının örgütlü olduğu bazı fabrikalarda, imzalanan sözleşme protesto edildi. İşçiler sendika bürokratlarına büyük tepki gösterdiler. Neresinden bakarsak bakalım, imzalanan sözleşmenin bizlerin lehine olmadığı çok açık. Bu da işçilerde haklı olarak öfkeye yol açıyor.
Bu sözleşmede ne umuyorduk, ne bulduk? Metal işçileri olarak bizim taleplerimiz nelerdir? Şu çok açık ki, metal işçileri olarak uzlaşmacı sendika bürokratlarından artık bıkmış durumdayız. İmzalanan sözleşmelerde sendika bürokratlarının değil, kendi taleplerimizin yer almasını istiyoruz. İnsanca yaşabileceğimiz bir ücret istiyoruz! Daha güvenli çalışabileceğimiz iş ortamı istiyoruz! İş güvencesi istiyoruz! 3 yıllık sözleşme dayatmasını kabul etmiyoruz!
Birleşik Metal-İş sendikasının almış olduğu grev kararı tüm metal işçileri için çok önemlidir ve bu kararda sendika tabanındaki işçilerin payı büyüktür. İşçiler Gebze mitinginde grev çığlığını yükselterek, MESS dayatmalarına boyun eğmek istemediklerini ortaya koydular. Bu da gösteriyor ki, işçiler uzlaşmayı değil mücadeleyi seçiyorlar. Ancak bu mücadelenin başarılı olabilmesi için bizlere çok iş düşüyor. Grevin çok iyi örgütlenmesi ve tüm işçiler tarafından sahiplenilmesi gerekiyor. Diğer fabrikalardaki işçileri, ailelerimizi, mahallelerimizi bu mücadeleye ortak etmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Bizler bu grevi güçlü bir şekilde örgütlersek, zaten öfkesi birikmiş olan Türk Metal ve Çelik-İş üyesi işçiler de bu haklı mücadeleye omuz verecektir. İşte o zaman son sözü MESS ya da sendika bürokratları değil biz işçiler söyleyeceğiz!