Ben Kaynarca’da metal sektöründe çalışan bir kadın işçiyim. Küçük bir işyerinde çalışıyorum ve patron sürekli bize “biz bir aileyiz, aramızda bir ayrım yok, kimseyi ayırmıyorum” diyor. Ama biz işçiyiz; o ise patron. Sonuçta biz sürekli çalışıp ona kâr ettiriyoruz. Yani bizim sırtımızdan kazanıyor. İşyerimiz küçük bir yer olduğu için patronun “biz bir aileyiz” lafına inanıp patronu samimi bulan işçi arkadaşlarımız var. Bir kadın arkadaşımız ev alabilmek için kredi çekti. On yıl boyunca kredi taksiti ödeyecek ve bu borcu ödeyebilmek için çalışmak zorunda. Bu arkadaş samimiyetine güvenerek patrona “benim borcum var, bu işyerinden çıkamam, çalışmak zorundayım” dedi. Patron ise bunu öğrendikten sonra arkadaşımızın durumunu koz olarak kullanmaya başladı. Arkadaşımıza karşı konuşmaları, tavırları değişmeye başladı. “Sen benim her dediğimi yapacaksın” demeye başladı. Çünkü kadın arkadaşımızın işi bırakıp gidemeyeceğini, ne kadar çok iş verirse versin yapmak zorunda kalacağını biliyordu. Arkadaşımızdan daha fazla iş istemeye, ona daha fazla baskı yapmaya başladı.
Bu arkadaşımız patronun iyi niyetli olduğuna inanarak onunla durumunu paylaştı ama farkında olmadan kendine zarar verdi. Aslında onu bunu yapmaya zorlayan örgütsüzlüğüydü. Sorununa patronunun duyarlı davranacağını düşünmüştü. Oysaki birçok işçi arkadaşımız aynı sorunu yaşıyor. Krediler ellerini kollarını bağlıyor. Kredi çekenler işten atılma korkusuyla her şeye boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Bu sorunlarımızı birbirimize güvenerek, birlikte durarak çözebiliriz. Karşımızdaki bizimle her gün aynı koşullarda yaşayan, aynı sıkıntıları çeken bir işçi arkadaşımız değil, bunun farkında olmalıyız. Ben bunca yıllık işçilik hayatım boyunca gördüm ki patronlar sınıfına güven olmaz. Patronlarla işçilerin dünyaları ayrıdır. Sorunları da ayrıdır, çıkarları da. Hatta çıkarları zıttır. Patronlar daha fazla iş, daha az ücret vermek ister. İşçiler daha fazla ücret almak ve ailelerine ve kendilerine daha fazla vakit ayırmak isterler, yani uzun saatler çalışmamak isterler.
Bir işçi olarak arkadaşımın durumuna üzüldüm. Bu mektubu, okuyan işçilere örnek olsun diye yazdım. Kendi sınıfımızı bilelim. Patronlar sınıfına değil, işçi sınıfına güvenelim.