
Gittiğimiz bir ev ziyaretinde patronların saldırılarına karşı dik durmuş ve işçi arkadaşlarıyla birlik olmaktan yılmamış bir işçi abimizle tanıştık. Bize evini açtı ve ailece çok sıcak karşıladılar.
İşçi abimiz, bize daha önce çalıştığı bir işyerinde sendikalaştıklarını ve bu yüzden işten atıldıklarını anlattı. Açtığı işe iade davası hâlâ devam ediyormuş. Bize biraz sendikalaşma süreçlerinden bahsetmesini rica ettik. O da başladı anlatmaya. “Patron sendikayı öğrendiğinde bize çok ılımlı yaklaştı. Hatta ‘çadırınızı kurmaya başlayın, çayınız ve yemeğiniz de benden. Her türlü desteği veririm’ bile dedi. Ama kapının önüne çıktığımız an bizim yüzümüze dahi bakmadı.” Abimiz patronun bu sözlerine gerçekten iyi niyetiyle inanmıştı.
İşçiler sendikalaşma mücadeleleri sırasında karşılaşacakları zorluklardan habersizce örgütlenme çalışmalarını yürütüyorlar. Patronların sendikal mücadeleye bakış açıları ve tepkileri bellidir. Ufacık bir hak arayışında ekmeğinden olan, kapı önünde beklerken patronların çıkarlarını gözeten polisin şiddetine uğrayan biz işçileriz. İşçiler sendikal bürokrasi tarafından bilgilendirilmeden ve gerekli eğitimden geçirilmeden sendikalaşma mücadelesine atılıyorlar.
Yukarıdaki örnekte de gördüğümüz gibi işçiler, patronun “çadırınızı kurun, çayınız, çorbanız benden” sözlerine inanabiliyorlar. İşçilerin örgütsüzlüğünden ve sendikal hareketin geriliğinden güç alan patronlar sınıfı, bunu bir fırsat olarak kullanıyor. Sermayenin saldırılarına boyun eğmemenin yolu işçilerin bilinçlenmesinden ve örgütlenmesinden geçiyor. İşyerlerinde hakkını arayan işçi, kapının önüne çıktığı an nelerle karşılaşacağına, kendisini nelerin beklediğine, sendikal mücadelenin nasıl yürütülmesi gerektiğine ve her şeyden önce patronlar sınıfına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair hazırlıklı olmalı. Bilinçsiz ve örgütsüz girişilen mücadelenin sonu maalesef olumsuz sonuçlanıyor. Hazırlıksız girişilen mücadelelerin sonucunda başarıya ulaşamayan işçiler çoğu zaman mücadeleden soğuyor. İşçileri bu algı çarpıklığına sürükleyen bilinçsizlik ve örgütsüzlüktür.
Bu gidişata dur demenin yolu bellidir. UİD-DER’in yıllardır mücadelede biriktirdiği deneyim işçilerin yolunu aydınlatıyor. Bu deneyimi işçi sınıfına ulaştırmak, bilinçlenme ve örgütlenmenin önemini anlatmak kısmında da UİD-DER’li işçilere büyük görev düşüyor.