Tuzla Tersaneler Bölgesinde faaliyet gösteren Sedef Tersanesi’nde dün meydana gelen iş cinayetinde bir işçi daha hayatını kaybetti. Taşeron AHM temizlik firmasında çalışan Haşim Taşkın isimli 18 yaşındaki genç işçi, 6 metre yükseklikteki havuz duvarından havuza düşerek yaşamını yitirdi.
Sedef Tersanesi’nde iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle gerçekleşen iş cinayetlerinde bugüne kadar 8 işçi hayatını kaybetti. Ölümlere rağmen Sedef patronu hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı için güvenlik önlemlerini gereksiz maliyet olarak görüyor ve bu önlemleri almıyor. İşyerlerini denetlemekle yükümlü devlet kurumları ve AKP hükümeti, işçinin canını değil patronun kârını öncelikli gördüğü için tedbirlerin alınmamasını görmezden geliyor, hatta kâğıt üstünde gerekli önlemleri alınmış gibi gösteriyor.
İşçi Dayanışması’nın 82. sayısında altını çizdiğimiz gibi, patronların sermayelerinin güvenliği için kurulmuş GİSBİR Hastanesi, iş kazalarını ve iş cinayetlerini gizlemek için titizlikle çalışıyor. Taşeron çalışma sisteminin en kötü biçimde uygulandığı tersanelerde, işçiler her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Toplu iş cinayetlerine tanık olduğumuz 2014 yılında 1886 işçi hayatını kaybetti. Yeni yılda iş cinayetleri kesintisiz devam etti, yılın ilk ayında en az 125 işçi hayatını kaybetti. Dün Sedef Tersanesi’nde iş cinayeti kurbanı olan Haşim Taşkın’la birlikte Denizli Büyükşehir Belediyesi’nde yağmur suyu tahliye kanalında toprak altında kalan Ömer Akbulut da hayatını kaybetti. 48 yaşında evli ve üç çocuk babası olan Akbulut da Haşim gibi taşeron işçisiydi. DESKİ’ye hizmet veren taşeron Amiroğlu İnşaat’ta çalışıyordu.
Limter-İş’ten basın açıklaması
Limter-İş Sendikası tersanedeki iş cinayetini protesto etmek için bugün sabah 07.45’te Sedef Tersanesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. UİD-DER ve HDP’nin de destek verdiği eylemde, basın açıklamasını Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı okudu. Saygılı, patronların işçi sağlığı ve işçi güvenliğini teknik bir sorun olarak bile görmediklerine dikkat çekti: “Teknik bir sorun olarak görmüş olsalardı, işçilerin ölümüne sebep olan deforme olmuş üç kuruşluk elektrik kablolarını değiştirerek ölümlerin önüne geçebilirlerdi. Tankların gaz ölçümünü yapıp onlarca işçinin patlama sonucu yanarak ölümünü engelleyebilirlerdi. Kuralına uygun emniyet kemeri verilse, korkuluklar yapılsa, fileler kullanılsa yüksekten düşme sonucu ölümlerin önüne geçilebilir ve Haşim Taşkın yüksekten düşme sonucu hayatını kaybeden 54’üncü işçi olmazdı.”
Saygılı, açıklamanın devamında hükümeti, patronların izinde yürüdüğü ve patronlara kol kanat gerdiği için eleştirdi. “İşçiler ölünce kaza, fıtrat diyebilen hükümet, işçi anayasal hakkı olan grev hakkını kullanınca milli güvenlik gerekçesiyle yasaklayabiliyor” diyen Saygılı, açıklamanın sonunda hayatını kaybeden işçinin ailesine başsağlığı diledi ve emekçi kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdı.