
Biz işçilerin maaşlarının bir kısmı daha elimize geçmeden “vergi”, “fon kesintisi” adı altında kesiliyor. Bu kesintilerin içinde işsizlik fonuna aktarılan para da var. Adı üstünde, işsizlik fonu bir işçinin işsiz kaldığı zaman yaşamını devam ettirebilmesi için çalıştığı dönem boyunca kumbaraya attığı paradır. Fakat bizler nedense her ay para ödediğimiz bir fon olmasına rağmen, işsizlik ve sefalet tehdidini sürekli hissediyoruz. İşsiz kaldığımızda bu fondan yaralanmayalım diye bin dereden su getiriliyor.
Yararlanamadığımız bu fonun akıbetine bakalım. 2002 yılında oluşturulan işsizlik fonunda, 12 yılda toplam 80 milyar lira birikmiş. Son 12 yılda işsiz kalan işçilere fondan ödenen paranın toplamı, fonun 2 yıllık faizine denkmiş. Düşünebiliyor musunuz? İşsiz kaldığımız zaman kullanamadığımız bir işsizlik fonumuz var. Peki, bu paralar ne oluyor? Devlet işçinin zor zamanında işçiye vermediği bu parayı patronlara teşvik adı altında peşkeş çekiyor. Hazine bankasına dilediğince kullanıyor.
Hal böyleyken patronların temsilcisi hükümet son günlerde yeniden “kıdem tazminatı fonu” adı altında yeni bir dolandırıcılığı devreye sokmaya çalışıyor. İşsizlik fonunun akıbeti ortadayken yeni bir fon bahanesiyle kıdem tazminatı fonumuzu gasp etmek istiyor. Şu günlerde gündemde olan söz konusu saldırıya karşı hepimiz uyanık olmalıyız. Kıdem tazminatı hakkımız, bir ölçüde bizim iş güvencemizdir. Bazı arkadaşlarımızın kıdem tazminatı haklarını alamaması mevcut düzenin eksikliğidir ve AKP hükümeti gerçekten işçilerin kıdem tazminatı almasını istiyorsa, kıdem tazminatı vermeyen patronlara ağır cezalar getirmelidir. Sendikal hareketin önündeki engelleri kaldırarak işçilerin sendikalaşmasının önünü açmalıdır. Böylece tüm işçilerin kıdem tazminatı alması mümkün hale gelmiş olur.
Kapitalist düzen altında patronların ve onların hükümetinin kontrolünde olan hiçbir fon gerçekten işçilerin yararına kullanılmaz. Haklarımızın bilincinde olalım ve mücadeleyi yükseltelim.