Uzun yıllardır yayın sektöründe grafiker olarak çalışmaktayım. Mesai saatlerimiz çok uzun. Bir ofis çalışanı olarak vaktimin tamamı bilgisayar karşısında ve masa başında geçiyor. Klavye ve mouse kullanımı gibi tekrarlayıcı aktiviteler haricinde, hareketsiz, aynı pozisyonda, hiç mola vermeden saatlerce çalışıyorum.
Uzun süreler aynı pozisyonda ve hareketsiz kalmak, sağlığımda bozulmalara neden oldu; göz numaram ilerledi, baş ve boyun ağrıları çekmekteyim. Birlikte çalıştığım arkadaşlarım ve ben işin en hafif olduğu günde bile kendimizi taş taşımış gibi yorgun ve bitkin hissediyoruz. Arkadaşlarım arasında, boyun, sırt ve bel ağrısı çekenler, sinir sıkışması yaşayanlar, kas ağrısı çekenler var. Geçimimizi sağlamak için çalışırken meslek hastalıklarına yakalanıp sağlığımızdan oluyoruz.
Çalışma şartları ve uzun mesai saatlerinden sadece bedensel olarak değil, ruhsal ve sosyal yönden de olumsuz etkileniyoruz. Kendimize ve ailelerimize zaman ayıramıyoruz. İşten atılma korkusuyla, mutsuz, stres altında, ev ve iş arasında bir yaşam sürüyoruz.
Mevcut koşullara boyun eğip sesimizi çıkarmadığımız sürece koşullar kaderimizmiş gibi kalacak. Bunu yenmenin tek yolu ise biz işçilerin örgütlenip birlikte mücadele etmesinden geçiyor. UİD-DER’in yürüttüğü “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine ve Taşeronlaştırmaya Hayır” kampanyası bütün bu nedenlerden dolayı biz ofis çalışanları için de çok önemli. Sorunlarımızın çözümü için bütün ofis çalışanı arkadaşlarımı da bu kampanyaya destek olmaya çağırıyorum.