
Yeni yıla gireli kısa bir zaman oluyor. Yeni yıl yeni zamların habercisidir. Tabi ki asgari ücrete yapılan küçük değişiklikten bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey tükettiklerimize yapılan zamlar. Tükettiğimiz her şeye yeni zamlar geliyor. Elektrik-su-doğalgaz faturaları, ev eşyaları, ev kiraları, gıda ürünleri, giyim malları… Kısacası yaşamak için kullanmamız gereken ne varsa giderek pahalılaşıyor. Hâl böyleyken yaşamak bizler için büyük beceri istiyor. TUİK’in açıkladığı rakamlara göre en çok tüketilen 40 temel gıda ürünündeki yıllık ortalama fiyat artışı %20,6’yı buldu. Bu rakamın anlamı, geçen seneye göre boğazımızdan geçen her bir lokmanın %20 daha pahalandığıdır. Bir devlet kurumunun açıkladığı bu rakam bile gerçeği gözler önüne seriyor.
Bir türküde, yiğit muhtaç olduğu için ah edilen kuru soğan, geçen yıla oranla %27,9 daha pahalı. Biz işçilerin sofradaki en iyi dostu ekmek ise %15,6 pahalandı. Geçen yıla oranla, fakir sofralarımızın vazgeçilmezi pirinç %31,4 daha pahalı. Mercimeğe ise %41,87 zam geldi. Fiyat artışları zeytinyağında %24,5, tereyağında %22,9, makarnada %18,5, beyaz peynirde %15,9, yoğurtta %10,7 oldu. Kırmızı et fiyatları son iki ayda yaklaşık %35 artmış durumda. Dana kıyma 25 liradan 36 liraya, dana pirzola 36 liradan 40 liraya, bonfile 47 liradan 52 liraya fırladı. Kırmızı etin fiyatı bir yılda %18 arttı. Bu rakam 10 yılda %154’ü buluyor. Fiyatlar böyleyken işçi ve emekçiler olarak kırmızı etin yüzünü unuttuk. Hatta kırmızı etin varlığını unutmuş durumdayız.
Televizyonlar Antalya’da meydana gelen don olayları, şiddetli yağışlar ve fırtınanın etkisiyle oluşan sel sebebiyle sebze ve meyvelerin zarar gördüğünü söylüyor. Bu “iklim olayları” sebze meyve fiyatlarını resmen uçurdu. Ocak ayında patlıcana %60, çarliston bibere %56, ıspanağa %23, mandalinaya %28, yeşil soğana %61, domatese %44, salatalığa %34, kıvırcık marula %20, kabağa %40 zam geldi. Yapılan bu zamlarla biz işçi ve emekçilerin mutfakları alev almış durumda. Tüketimin geri kalanında da durum gıdadan farklı değil. Geçen yıla oranla; doğal gaza %11,07, suya %10,76, elektriğe %9,15, ev kiralarına %15, ulaşım masraflarına %10, ameliyat ücretine %14, giyime de %14’lere varan zamlar geldi.
Tükettiklerimize en az %30 zam yapılırken, hükümet asgari ücrete yaptığı %6 zamla övünüyor. Bizimle resmen dalga geçiyor. Her sene bir önceki seneye göre daha fazla yoksullaşan biz işçiler ücretleri arttırmak için fazla mesailere kurtarıcı gözüyle bakıyoruz. Böylece iş saatlerimiz uzuyor, sosyal yaşamımız kısalıyor. Hayat pahalılığından dolayı sağlıksız koşullarda yaşayıp sağlıksız besleniyoruz. Yoksulluktan ve ona bağlı nedenlerden kendimizi değersiz hissediyor, psikolojik sorunlar yaşıyoruz. Biz işçilerin yaşamı giderek katlanılamaz hâle geliyor. Giderek pahalılaşan hayat bizi karar almaya zorluyor. İşçiler olarak köşeye sıkıştıkça örgütsüz olmamızın ağır bedellerini ödüyoruz. Bu bedelleri ödemek zorunda değiliz. Hayat pahalılığına, geçim sıkıntısına, sağlıksız yaşam koşullarına karşı hep birlikte örgütlenelim ve mücadele edelim!