
İşçi arkadaşlarımızla vardiyalı çalıştığımız için işyerinde sorunlarımızı paylaşabileceğimiz bir ortam oluşturamıyorduk. Gece vardiyası yüzünden bölünüyoruz. Ama vardiyalı çalışma engelini aşıp, birlik olma yolunda ilk adımı attık.
Sendikanın imzaladığı üç yıllık toplu iş sözleşmesinin ikinci yılındayız. Ocak ayında yapılan zam bordromuza yansımıştı. Beklentimizin çok altında olan ücret artışının yetersizliğinden kaynaklı sıkıntılar başlamıştı. İki işçi arkadaşımın zam istemek için ustabaşının yanına gittiğini gördüm. İşçi arkadaşım “ücretlerimiz çok düşük, zam yapılmasını istiyoruz.” diyordu. Ustanın verdiği yanıt tabii ki bizi şaşırtmadı. “Sendikanız var, gidin sendikanıza söyleyin” diyordu. Sendikalarımıza baktığımızda onların durumu da bugün hiç iç acıcı değil. Mücadelenin geriliği, işçilerin örgütsüzlüğü, sendikaların da güçsüzleşmesi demektir. Sendikalı olmak yetmiyor. Sendikalarımızı denetleyip yönetime basınç bindirmediğimiz sürece, sendikal bürokrasinin işçiler için adım atacağı yok. Ücretlerimize yapılan bu düşük zam çoğumuzu rahatsız etmişti. Bu durumun iki kişiyle çözülemeyeceğinin farkında olan arkadaşlarımızla bir araya geldik. Nasıl çözebileceğimizi önce kendi aramızda konuştuk. Çalıştığım bölümdeki arkadaşlarımla birlikte ustabaşının yanına gittik ve toplantı istedik. Usta “yarın olsun hele bakarız” dedi. Ertesi günü işbaşı yaptık. İsteğimizin peşini bırakmadık ve “toplantı olacak mı?” diye üsteledik. Şefler bir araya geldi ve müdürün yanına gittiler. Bizim zamlardan şikâyetçi olduğumuzu söylediler. Baskılarımız sonucu toplantı talebimizi kabul etmek zorunda kaldılar. Müdür “ne oldu, sıkıntı nedir?” dedi ve toplantı başladı. Toplantıda biz işçiler olarak çalışma koşullarımızın zorluğundan bahsettik ve bunun karşılığında aldığımız ücretin yetersiz olduğunu söyledik. “Yapılan iş ağır ve emeğimizin karşılığı bu değil” dedik. Müdürün bize verdiği yanıt “sendikayı siz istediniz, neden şikayetleşiyorsunuz? Sendikanızın belirttiği ve anlaştığı zam bu, ben ancak iyileştirme yapabilirim” oldu. Biz de “o zaman iyileştirme yapın” diyerek tavrımızı koyduk. İyileştirme yapacağını söyledikten sonra toplantı bitti.
Evet, biz işçiler birlik olmadan hakkımız olanı alamayız. Babana bile güvenme diyen kapitalist sistem, “örgütsüz ve bilinçsiz olun” diyor. Buna kanmamalıyız. Bizler çalışırken birlikte sömürülüyoruz. Hakkımızı ararken de, birlikte hareket etmeliyiz. Birlik olursak neleri başarabileceğimizi gördüğümüz ufak bir örnek yaşadık. Daha iyi koşullarda yaşayabilmek için daha fazla bilinçlenip, örgütlenmemiz gerekiyor. Biz işçiler bir araya gelip örgütlendiğimiz zaman fabrikalarımızdan başlayarak yeryüzündeki tüm haksızlıkları ve sömürüyü yok edeceğiz.
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!