
Metal işçilerinin 2014’ün son aylarında başlayarak 2015’e sarkan toplu sözleşme görüşmelerinde türlü oyunlar oynandı. Türk Metal ve Çelik-İş, her zamanki gibi metal işçilerinin taleplerine kulaklarını tıkayarak MESS’in dayattığı 3 senelik toplu sözleşmeye imza attılar. Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlü işçiler ise “grevse grev” diyerek greve doğru bir yolculuğa çıktı. 15 bin metal işçisini temsil eden Birleşik Metal-İş sendikasının grevi yaklaştıkça MESS patronlarını korku sardı. Türlü oyunlarla metal işçilerinin kararlı mücadelesini karalamaya, kitlelere yanlış aksettirmeye çalıştılar. Amaçları metal işçilerinin grevini kitlelerin, özellikle de Türk Metal ve Çelik-İş üyesi işçilerin nezdinde itibarsızlaştırmaktı. Çünkü Türk Metal ve Çelik-İş üyesi işçiler imzalanan toplu sözleşmeye tepkiliydiler.
Greve sayılı günler kalmışken metal işverenleri sendikası MESS bir açıklama yayınladı. MESS’e göre Türk Metal ve Çelik-İş’in imzaladığı sözleşme “çok iyi” bir sözleşmeymiş. Birleşik Metal-İş’in bu sözleşmeyi niye imzalamak istemediğini onlar da bilmiyormuş! Biz çok iyi biliyoruz ki imzalanan toplu sözleşme ne Çelik-İş, ne de biz Türk Metal üyesi işçilerin talep ve ihtiyaçlarını karşılıyor. Açlık sınırı düzeyinde kalan bir toplu sözleşmeyi bize kazanım olarak yutturmaya çalışıyorlar, ama yemezler!
Çok açık bir şey var ki, MESS patronları 15 bin metal işçisinin grev haykırışlarından korkmuş ve grevi karalamaya çalışmıştır. Bütün karalama çalışmalarına rağmen Birleşik Metal-İş üyesi işçiler işyeri oylamalarında greve evet diyerek grev bayrağını dalgalandırdı. Bu grev Türk Metal ve Çelik-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde de coşkuyla karşılandı. Sadece Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin değil, bütün metal işçilerinin gözü kulağı bu grevdeydi. Bunu patronlar da çok iyi biliyordu. Daha grevin 2. gününde bu sefer de Bakanlar Kurulu kararı ile grevi 60 gün süre ile ertelediler, aslında fiilen yasakladılar.
Biz Türk Metal üyesi işçiler olarak hem patronlara, hem patronların örgütü MESS’e, hem de patronların temsilcisi hükümete sesleniyoruz. İmzalanan toplu sözleşmeyi bize kimse zafer diye yutturamaz. Türk Metal üyesi bizler hiç de MESS’in dediği gibi memnun falan değiliz. Açlık sınırı düzeyinde kalan ücretlerimizden mi, yoksa üç sene boyunca ekonomik ve sosyal taleplerinle ilgili en ufak bir şey söyleyemez noktaya gelmiş olmamızdan mı memnun olalım? Zaten imzalanan toplu sözleşmeden dolayı öfkeliydik, Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin grevini yasaklamanız da öfkemizi daha da arttırdı.
Patronlar ve temsilcisi devlet grevi yasakladı yasaklamasına ama bir şeyi unutmasınlar! Metal işçilerinin geçmişten gelen zengin bir mücadele deneyimleri var. Bu geçmiş ki 1970’lerde metal işçilerine nice zaferler kazandırmış, patronların korkulu rüyası haline gelmiştir. Metal işçileri olarak Türk Metal ve Çelik-İş gibi sendikalara rağmen Maden-İş’in mücadele deneyimleri ışığında örgütlenip tıpkı 1970’lerde olduğu gibi yine korkulu rüyanız olacağız. Sendika farkı gözetmeksizin metal işçileri olarak örgütlenip sendikal bürokrasiden ve patronların temsilcisi hükümetten hesap soracağımız günler yakındır, bekleyin ve görün.