Uzun yıllardır patronlar, üretim tesislerini büyük şehirlerden Anadolu kentlerine kaydırıyorlar. Daha ucuz işçi çalıştırmak, devlet teşvikleri ve vergi muafiyetlerinden yararlanmak gibi avantajlar elbette patronları, fabrikalarını taşımaya özendiriyor. Ama daha da önemlisi patronlar, işçilerin sendikal ve siyasal örgütlenme bilincinin gelişmediği, işçilerin mücadele deneyimlerinden mahrum kaldığı bölgeleri bilerek tercih ediyorlar. Örgütsüz, bilinçsiz ve çaresiz durumdaki işçi, patronların sömürü iştahını kabartıyor. Ancak Anadolu kentlerinde de işçiler uyanmaya ve ayağa kalkmaya başlıyor, haksızlıklara ve sömürüye karşı birlik olmaya ve mücadeleye girişiyorlar. İtaatkâr ve kanaatkâr olmaları telkin edilen, bugüne değin kendi sınıflarının mücadelesiyle hiç tanışmamış işçilerin sabır taşı çatlıyor. İşçiler “artık yeter” diyorlar.
2015 yılının Ocak ve Şubat aylarında Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yaşanan işçi mücadeleleri dikkat çekicidir. 2018’e kadar kademeli olarak özelleştirileceği açıklanan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) işçileri özelleştirmelere ve işten çıkarmalara karşı mücadeleye başladı. Batman’daki TPAO işçileri 19 Ocakta iş bırakarak, küçültüleceği ve parça parça taşerona devredileceği açıklanan ağır nakliyat ünitesindeki 6 TIR’ın Ankara’ya götürülmesine engel oldular.
Kayseri’de Boydak Holding’e ait Boytaş mobilya fabrikalarında 5 Şubatta iş bırakan 2 bin işçinin eylemi, holdinge ait Merkez Çelik ve Bellona fabrikalarına da sıçradı. Öz-Ağaç-İş Sendikası’nın işçilerin taleplerini dikkate almaması ve düşük ücret dayatması üzerine Boytaş fabrikalarındaki işçiler birleşip iş durdurdu. İş durdurmakla da kalmayan Boytaş işçileri, holdinge ait diğer fabrikalara yürüyüp o fabrikalardaki işçileri de eyleme çağırdılar. Yaklaşık 3 bin 500 işçinin eyleme geçmesi üzerine eylem yerine gelen holding patronları işçilerce yuhalandı. Holding CEO’su Memduh Boydak’ın işçileri kandırmak için sarf ettiği “%30 zam verirsek iki sene içinde şirket batar” sözlerine aldanmayan, işten atma tehditlerine hep birlikte “işten at” sloganıyla yanıt veren binlerce işçi, patronu ve sendika bürokratlarını sıkıştırarak tavizler vermek zorunda bıraktı.
Şubat ayı başında bir işçi eylemi haberi de Sivas’tan geldi. Çelik-İş Sendikası’nda örgütlü Sivas Demir Çelik (SİDEMİR) fabrikasındaki 300 işçi de aylardır geciken ücretleri, yıllardır gasp edilen sosyal hakları ve patronun toplu sözleşme görüşmelerini 8 aydır sürüncemede bırakması yüzünden eyleme geçti. Yozgat Akdağmadeni/Ortaköy’de bulunan bir maden ocağında 3 aydır ücretlerini alamayan 350 işçi belediye ve kaymakamlıkla görüşerek sonuç alamayınca iş durdurarak eylem yaptı. Kastamonu’da SFC Orman ürünleri fabrikasındaki 380 işçinin grevi ve Gaziantep’te Akteks fabrikası işçilerinin direnişleri de yılın ilk iki ayında Anadolu kentlerinde gerçekleşen mücadeleler…
Bilecik Söğüt’te, Yıldız Holding bünyesindeki Söğütsen Seramik işçileri, Aralık ve Ocak ayı ücretlerini Şubat ayı başında alamadılar. Bin işçi 6 Şubatta üretimi durdurarak greve başladı. Patronların, ücretleri taksit taksit ödeme vaatlerine, tutulmayan sözlere, sürekli sigorta giriş-çıkışları ile haklarının yenmesine “artık yeter” diyen işçiler üretimi durdurdular. Fabrika müdürünün “fabrika kapanır, hepiniz işsiz kalırsınız” tehditlerine rağmen işçiler, “mücadeleye devam” kararı aldılar. 16 Şubatta patron temsilcisi, işçilerle toplantı yaptı. Bu toplantıda patron sözcüsü, “işçi haksız; Söğüt esnafının işçiye destek vermesi kışkırtma” diyor; işçi mücadelesinden duyduğu hazımsızlığı ve hakkını arayan işçiye karşı nefretini kusuyordu: “Normalde ikinci maaşlarınız hazır ama benimle inatlaştığınız için yatırmadım.”
İşçilerin hak aramasını ve eylem yapmasını hazmedemeyen patronlar öfkeden kuduruyorlar. İşten atarak, parasız bırakarak, işçilerin burnunu sürtmeye, işçilerden intikam almaya ve işçileri yıldırmaya çalışıyorlar. Patronların bu saldırganlıkları işçilere, daha örgütlü davranmanın zorunluluğunu gösteriyor. İşçiler birlik olarak ve mücadeleye girişerek sınıf olduklarını öğreniyor. Fabrikalarını nereye taşırlarsa taşısınlar, nihayetinde tüm patronlar işçi mücadelesiyle yüzleşecektir. Anadolu kentlerinde işçilerin hak arama bilincinin gelişmesi, patronlara kaçacak yer bırakmayacak. Bu mücadeleler büyük şehirlerdeki işçi mücadelelerine de dinamizm kazandıracaktır.