
167 ve 176 Sayılı ILO Sözleşmeleri Ne İçeriyor?
2014’te 1886 işçi iş cinayetlerine kurban gitti. Bunların 423’ü inşaatlarda, 386’sı ise maden ocaklarında katledildi. Soma’da, Ermenek’te ve Torunlar İnşaat’ta art arda işçi katliamları meydana geldi. Bunun üzerine inşaat ve madenlerle ilgili, Türkiye tarafından uzun süredir imzalanmayan ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri gündeme geldi. Patronlar sınıfı ve onların temsilcisi AKP hükümeti bu katliamlardan sonra toplumda oluşan tepkiyi gidermek için şimdiye kadar imzalanmayan ILO sözleşmelerini imzalamak zorunda kaldı. 167 Sayılı İnşaat İşlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ve 176 Sayılı Maden İşyerlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi Aralık ayının başlarında Meclis’te onaylandı. Bu iki sözleşme inşaatlarda ve madenlerde işçilerin sağlığının ve güvenliğinin korunması için uluslararası standartları içeriyor.
167 sayılı sözleşmede inşaatlarda patronların uyması gereken uluslararası standartlardan bazıları şu şekilde yer alıyor: İşçilerin sağlığına ve güvenliğine yönelik önlemler inşaat projesi hazırlanırken dikkate alınacak, işçiler sağlıklarıyla ve güvenlikleriyle ilgili görüş ve önerilerini açıklama hak ve yükümlülüğüne sahip olacak, patron olası tehlike durumunda derhal faaliyeti durdurma ve tahliye ile yükümlü olacak, iskeleler, merdivenler, kaldırma aletleri, taşıma ekipmanları ve diğer aletlere yönelik sözleşmede belirtilen standartları sağlayacak, her inşaat alanında yeteri miktarda içme suyu, tuvalet, yıkanma tesisi, yemek ve barınak yerleri bulundurulması zorunlu olacak, sözleşme hükümlerinin fiilen uygulanmasını sağlamak amacıyla devlet, caydırıcı ceza ve önlemler uygulayacak, denetimi sağlayacak…
176 sayılı ILO sözleşmesine göre ise patronların madenlerde uyması gereken standartlardan bazıları şöyle: İşveren, işçiler için yeterli kurtarıcı solunum cihazlarını sağlayacak ve bunların düzenli olarak bakımlarını yaptıracak, yeterli sayıda tuvalet ve yıkanmak, kıyafet değiştirmek ve yemek için yeterli tesisleri sağlayacak, bunların hijyenik koşullarda olmasını sağlayacak. Ayrıca işveren işçilerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelere maruz kalmamaları için doğacak riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için gerekli önlemleri alacak ve kendilerine ücretsiz uygun koruma donanımı, gerekli giysileri ve diğer olanakları sunacak, işçilere işle ilgili yeterli eğitimleri ücretsiz verecek, her vardiya süresince uygun gözetim ve denetimin yapılmasını, yeraltında bulunan işçilerin tümünün isimleri ile bulundukları muhtemel mahallin doğru olarak bilinmesini sağlayacak sistemi oluşturacak, madende çalışanların düzenli sağlık kontrollerini yaptıracak…
Maden işçileri için hayati önem taşıyan yaşam odaları için açık bir hüküm bulunmuyor. İlgili 9. maddede “işçilerin sağlığı ve güvenliği açısından ciddi bir tehlike ortaya çıktığında faaliyetlerin durdurulmasının ve işçilerin bir yere tahliye edilmesinin sağlanması” şeklinde yer alıyor. Soma’da 301 işçi yaşam odası olmadığı için hayatlarını kaybetti.
Alınması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri ve bunlara uymayan patronlar ile ilgili yaptırımlar İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda, İş Kanunu’nda ve inşaat ve madenler için çıkarılmış olan yönetmeliklerde de yer alıyor. ILO’nun tek farkı uluslararası standartlarda alınması ve uyulması gereken asgari kuralları içermesidir. Kaldı ki ILO da işçi, patron ve devlet temsilcilerinden oluşan bir örgüttür ve ILO sözleşmeleri sadece işçilerin talepleriyle değil, üç tarafın müzakere ederek, uzlaşmaya çalıştıkları bir sürecin ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Güçlü olan taraf kendi talebini kabul ettiriyor. Yani ILO sözleşmelerini sadece işçileri koruyan sözleşmeler olarak görmememiz gerekiyor. Ayrıca ILO, sözleşme kurallarını ağır biçimde ihlal eden devletlere ve patronlara zorlayıcı ve ciddi yaptırımlar getirmiyor. Sözleşmeye uymayan devletleri raporlarla tespit ediyor, eksikliklerini teşhir etmekle yetiniyor.
Yani işçilerin denetiminde olmayan hiçbir kanun ve sözleşme işçilerin yararı, sağlığı ve güvenliği için işlemiyor. 1865’ten günümüze kadar işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili 36 yönetmelik ve 4 kanun çıkarılmış ama sonuç yine değişmiyor: Patronlar önlemleri maliyetli buldukları için almıyor ve işçiler yine iş kazalarında ölmeye, yaralanmaya devam ediyor. İşçilerin sağlığını ve güvenliğini koruması gereken önlemler sözleşmelerde, kanunlarda ve yönetmeliklerde kalıyor. Denetimleri ve önlemleri patronlar sınıfı kendiliğinden almazlar. Onlara, hayatımızı koruyacak olan sağlık ve güvenlik önlemlerini aldıracak ve denetimlerini yaptıracak olan bizlerin örgütlü mücadelesidir.