
UİD-DER’le 2014’te yapılan 1 Mayıs etkinliği vasıtasıyla tanışmıştım. Etkinlikten bir süre sonra derneğe sürekli gitmeye başladığımı fark ettim. Buradaki arkadaşlar bu kadar mücadeleyi ne için veriyor, öğrenmek istiyordum. Verilen mücadelenin amacını anlamaya başladığımda artık kafamda şu düşünceler oluşmuştu: Bugün ben bir işçi değilim, fakat yarın ben de işçi olacağım. UİD-DER zamanla ailemin bir parçası haline geldi. UİD-DER’li her ablamdan, abimden çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum.
Geçen yıl seyirci olarak katıldığım 1 Mayıs etkinliğinin ardından, bu yılki 1 Mayıs etkinliğinde ben de görevliydim. Söylediğim mücadele şarkıları bana bu mücadelenin bir parçası olduğumu hissettirdi. Etkinlikte görevli olmak, aslında ne kadar çok emek verildiğini görmeme vesile oldu. İş saatleri haricinde sabahlara kadar hazırlanan videolar, aylarca hazırlanan müzik ekibi, sunum derken herkes öylesine çok emek veriyor ki. “Etkinliği daha iyi nasıl yapabiliriz?” diye onca kişi elinden gelenin fazlasını yapmaya çabalıyor.
En çok da dil, din, ırk ayrımı olmadan her insanla ortak sorunlar üzerine çözüm yolu üretmenin hazzı. O samimiyet ister istemez kuruluyor. Çünkü hepimiz aynı şey uğruna mücadele ediyoruz. Hepimiz farklıyız ama aslında aynıyız da. Artık ben de UİD-DER ailesinin bir parçası olarak söylemeliyim ki, iyi ki bu mücadelemizde ben de varım. Mücadele şarkılarını söylediğim 1 Mayıs’ta ben de yerimi alacağım. UİD-DER kortejindeki coşkuyu yaşayacağım. Teşekkürler UİD-DER.