
Ben yakın zamana kadar iyi kötü bir işi olan ama asgari ücretle çalışan bir işçiydim. Şimdi ise bir işim bile yok. Patronların çıkarlarına tam destek veren AKP hükümetinin biz işçilerin sefalet koşullarında nasıl geçindiğimiz umurunda bile değil. Bizler AGİ ile birlikte net maaşı toplamda 949 lira olarak alıyoruz. Bakanlar o kadar adaletli ki asgari ücretten bol bol vergi kesmektedirler.
Yakın zamanda işten atılmadan önce tam üç ayrı bölümde çalışmaktaydım. Ağır ve tehlikeli işkolunda çalışmamıza rağmen asgari ücretle çalışıyorduk. Patronumuz ve temsilcileri bize hep “bir önceki günden fazla üretin size yeni olanaklar tanıyacağız” yalanını söylüyorlardı. Düzen partilerinin anlattıklarına da dikkat ediyoruz. Temsilciliğini yaptıkları patronlar sınıfının verdiği derslere iyi çalışmışlar. Seçim zamanlarında bizim taleplerimizi siyasete malzeme yapmaya girişiyorlar. Asgari ücretten süründüğümüzü, yarı aç yaşadığımızı bilmezlermiş gibi bizimle utanmadan alay ediyorlar. Emekten yana olmayan düzen partileri “biz kazanalım asgari ücreti şu kadar yapacağız, bu kadar yapacağız” diye nutuk atıyorlar. Gerçekten patronların çıkarlarını gözeten bir zihniyet asgari ücreti insanca yaşayabileceğimiz bir düzeye yükseltebilir mi?
Hayır, kardeşlerim; bizleri gerçekten bizlerin yanında yer alan ve bizim sınıfımızdan olanlar anlar. Grevleri direnişleri yasaklayan bir anlayış değil. Düzen partileri bizlerden oy alabilmek için yaşam koşullarımız üzerinden siyaset yapıyorlar. Şimdiye kadar Meclis’te ve iktidarda bizim vergilerimizle yerini genişletmiş düzen partilerine değil, ezilen Kürt halkına sahip çıkan, Alevilerin taleplerini sahiplenen, işçi ve emekçilerden yana olan bir partiye oyumuzu verelim. Ama her şeyden önce işçi sınıfı olarak kendi gücümüze güvenelim. Gerçek anlamda bu köhnemiş düzene dair ne varsa kökten değiştirecek olan yine biz işçileriz, bunun farkında olarak hareket edelim. Asgari ücret sefalet ücreti olmasın! Tarafını bil, sınıfını bil, safa gel. İş güvencesi ve daha iyi bir yaşam istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz?