
Yıllarca çalıştığım fabrikada üyesi olduğum Türk Metal mağduru bir işçiyim. Çalıştığım fabrikada bir kez olsun toplu sözleşmenin nasıl yapıldığına tanık olamadım. Çünkü toplu sözleşme zamanlarında temsilcilerimiz gerginlik pozları takınır, soru sormamıza bile müsaade etmezlerdi. Biz işçilere hiçbir açıklama yapmazlardı, taleplerimizi sormazlardı. Toplu sözleşme imzalandıktan sonra “hayırlı olsun, çok iyi bir toplu sözleşme oldu” diyerek bizlere ballandıra ballandıra anlatırlardı. Genelde bizlere %3 zam çok iyi deyip bizlerin alkışlarla karşılamasını beklerlerdi. Sözleşme döneminde herkese “üretim adedini az yapın diyen var mı?” diye sorar, arkadaşlarını ispiyon etmesini isterlerdi. Temsilciler tam bir patron adamıydı. Görünürde adı sendika, sendika temsilcisi diye geçer fakat işçilerin en ufak sorunlarıyla ilgilenmeyen bu şahıslar patronun çok iyi adamlarıydı. Çalıştığım fabrikada her yıl düzenli erzak verilirdi. Bir defasında “kriz var, işler iyi gitmiyor, dolayısıyla erzak verilmeyecek” dendi. Ben de “neden verilmiyor?” diyerek soru sorma cüretinde bulundum. Temsilciye sanki küfür etmiştim. O da “toplu sözleşmede yok, patron ister verir ister vermez. Kriz var işler iyi gitmiyor” dedi. Ben de “ama biz her gün 12 saat çalışıyoruz. İşler kötü ise neden biz sürekli mesaiye kalıyoruz? Üstelik erzakımızı neden toplu sözleşmeye koymuyoruz? Sözleşmede erzak yoksa bunu sözleşmeye koymak için çabalamak gerekmez mi?” demiştim. Temsilci denilen şahıs o anda bir cevap veremedi. Ertesi gün beni işten attıklarında bir cevap vermiş oldu. “Bize böyle sorular sormayın, sonunuz kapıya konulmak olur” demiş oldu geri kalan işçilere. Ben davamı açtım ve kazandım.
Şimdi Türk Metal’in olduğu pek çok işyerinde işçiler ayakta. Elbette bu tesadüf değil. “Patron ister verir, ister vermez” değil, “işçi isterse mücadele eder ve alır” diyor metal işçileri.