Bugün direnişimizin 9. günü. Geriye dönüp baktığımızda bu 9 gün bile bize çok şey öğretti. Her şeyden önce birbirimize güvenimiz arttı, birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. Çalışırken sadece yarım saatlik molamızda birbirimizle doğru düzgün sohbet bile edemiyorduk. İş yoğunluğu ve temposu rekabeti dayatıyordu. Bazen aramızda tartışmalar bile yaşanıyordu. Ama şimdi görüyoruz ki, aslında biz işçiler hepimiz kardeşmişiz.
Direniş bize kardeşleşmeyi, dayanışmayı, fedakârlığı, mücadele etmeyi, hak aramayı öğretti. Birbirimizi dinlemeyi, paylaşmayı öğrendik. Aynı bardaktan su içiyoruz, aynı tabaktan yemek yiyoruz. Gece gündüz buradayız. Yatağımızı, cebimizdeki parayı paylaşıyoruz. Direnişe çıkmadan önceki halimizle bugünkü halimizi kıyaslıyoruz; “iyi ki direnişe çıkmışız” diyoruz. Kendimize güvenimiz arttı. Şu an tek başımıza bile kalsak, direnişe devam ederiz.
Bu süreçte kimin dost, kimin düşman olduğunu öğrendik. Daha önceden hep grevleri televizyondan görürdük. “Ne işleri var? Ekmeklerinin peşinde olacaklarına iş durduruyorlar” diye düşünüyorduk. Hatta servisten geçerken Kimberly Clark işçilerinin grevini gördüğümüzde uzak durmuştuk. Sadece el sallamıştık, nasıl destek olacağımızı bilmiyorduk. Ama şimdi yaşayınca anlıyoruz aslında bunun ekmek kavgası olduğunu. Hakkımızı almak için verilen bir savaşmış. Bundan sonra nerede hakkını arayan bir işçi olsa yanında oluruz.
Dileğimiz işbaşı yaptığımızda da bu birliğin, dayanışmanın devam etmesidir. Tüm işçilerin artık haksızlıklar karşısında susmamasını, hak aramasını istiyoruz.