Hükümetin çıkarmak için yoğun çaba harcadığı, patronların sabırsızlıkla beklediği SSGSS (Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası) yasasına karşı, 14 Martta Türkiye genelinde 2 saatlik iş bırakma eylemi yapıldı. Kazanılmış haklarımızı yok eden, sağlık hizmetlerinden sadece paramız kadar yararlanmamızı öngören bu yasaya işçi ve emekçilerin gösterdiği tepki hükümeti ve patronları oldukça rahatsız etti. Senelerdir meydanı boş bulan ve istedikleri gibi cirit atan patronlar bu 2 saatlik iş bırakma eyleminden huzursuz oldular. 2 saatlik bir eylemden dahi korkan asalaklar sınıfı öfkesini Başbakan üzerinden gösterdi.
Öncelikle eylemin yasal olmadığını belirten Başbakan, hiçbir hak kaybının söz konusu olmadığını söyledi ve aksini iddia eden sendikaları vb. de yalancı olmakla suçladı. Yani Başbakan demek istiyor ki, emeklilik yaşının yükselmesi, pirim gün sayısının artması bir kayıp değil kazanç. Emzirme yardımının, cenaze yardımının tırpanlanması da, hasta olduğumuzda yatırılan pirim kadar tedavi olmamız da kayıp değil. Başbakana göre bunlar kazanç. Oysa patronlar için bu yasa kazançken, işçi ve emekçiler için muazzam kayıplar demek.
Patronların artan saldırılarına sessiz kalmak istemeyen işçiler, yaşanan sorunlarının ortak olduğunu gördükleri anda birlikte davranmak gerektiğini de görmeye başlamışlardır. Sonuç olarak patronların saldırılarını ancak işçi sınıfının örgütlü gücü durdurabilir. Tüm gücümüzle bu örgütlülüğü yaratmalı ve mücadele yolunu açmalıyız.
Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey!