
Son birkaç aydır çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle hastane hastane gezdim. Devlet hastanelerinin durumu ortada. Hani Erdoğan diyordu ya “hastane kuyruklarını bitirdik” diye, doğru söylüyor adamın hakkını teslim etmek lazım. Artık hastane kapılarında değil kuyruğu evde bekliyoruz.
İşyerlerinde 12 saat çalışıp eve geldikten sonra gece yarılarına kadar internet ve telefon başında randevu almaya çalış. Mümkün mü? En erken randevuyu on beş-yirmi gün sonraya buluyorsun ancak. Devlet hastanelerinde sözde muayeneler ücretsiz diyorlar. Bu da yalan! Hem hastanelerde hem de eczanelerde ayrı ayrı fatura ödüyoruz. Üç ilaçtan fazla ilaç alacaksan buna da ayrı ücret ödemek zorundasın. Hastaneler yetersiz, hasta sayısı doktorların nitelikli sağlık hizmeti vermesini engelliyor. Bu nedenle yoksul işçi, emekçi halk sağlık emekçileriyle karşı karşıya getiriliyor.
Yeri gelmişken bir de bizim genel sağlık sigortamız vardı. Öğrencilerden, ev hanımlarından, köylülerden, 18 yaşını doldurmuş olup çalışmayan herkesten primi kesilen bir genel sağlık sigortası. Üstelik hem sigorta primi ödüyoruz hem de ayrıca para ödüyoruz.
Öğrenciye burs vermek yerine olmayan parasından prim kesmek, ev hanımına “sen 3-5 çocuk doğur biz destek olalım” deyip olmayan parasından prim kesmek. Patronun “az işçi çok iş” deyip kapı önüne koyduğu işsiz işçinin işsizlik ödeneğinden prim kesmek. Ya da aylarca iş arayıp bulamayan kirasını, faturasını ödeyemeyip evine bir lokma ekmek götüremeyen işsizin olmayan parasından prim kesmek. İşte bu da bizim genel sağlık sistemi adı altındaki çilemiz.
Gelelim özel sağlık sektöründeki sömürü sistemine. Yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı devlet hastanelerinde adam gibi bir sağlık hizmetine ulaşmak çok zor. Bazen çocuğumuz, annemiz veya eşimiz hastalandığında özel hastanelere gitmek zorunda kalırız. Ama buralar hastane değil tam bir ticaret merkezidir. Bir muayene 80 liradır. Tabii bu başlangıçtır, araya üç beş tane de tahlil sıkıştırıldı mı fatura asgari ücretin yarısını götürecek hale gelir.
Daha değinilecek çok şey var ama zaten sizler de benim gibi günlük hayatınızda bu tür sorunları yaşıyorsunuz. Sorunlarımızın birlikte çözümü birlikte mücadeleyi örgütlemekten geçiyor. Patronlar, sağlık hizmetinden yararlanmamızı alabildiğine zorlaştırırken, biz işçilere emekçilere özel hastanelerin yolunu gösteriyorlar. Yani paran kadar sağlık diyorlar. Biz işçiler, daha nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetlerinin olması, çeşitli ilaçların kapsam dışı bırakılmaması, sağlığın ticarileşmemesi için duyarlı olmalı, tıpkı diğer sosyal haklarımız gibi sağlık hakkımıza da sahip çıkmalıyız.