
6 Temmuz sabahı Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde 13’ü kadın biri çocuk 15 kişi hayatını kaybetti. Sağlıklı ve güvenli servisler yerine açık kamyonet kasasında asma yaprağı toplamaya götürülen mevsimlik işçilerin bedenleri parçalanarak, kanlar içinde kalarak, geride acı bırakarak yollara saçıldı. Bu katliamın hiçbir sorumlusu hesap vermedi, vermeyecek. Tıpkı yine Manisa’da, Soma’da 301 maden işçisinin katledilmesinden sorumlu olanlar gibi. Tıpkı Isparta Yalvaç’ta elma toplamaya giderken kadınların yaşamını çalanlar gibi. Kapitalist sömürü düzeninin mantığına göre güvencesiz işlerde erkeklerden daha ucuza çalıştırılmaları olağan olan kadınların kamyon kasalarında taşınması da olağan. Ölümün onları yollarda bulması da! Ucuza çalıştırılan mevsimlik işçileri ölümden korumak için alınacak önlemlerse büyük bir yük!
Türkiye’de yaklaşık 3 milyon mevsimlik tarım işçisi var. Bunların 485 bini gezici tarım işçisi. Aileleriyle birlikte 1 milyon nüfusu aşan gezici tarım işçileri, çalışmak amacıyla her mevsim değişik illere göç etmek zorunda kalıyorlar. Bu göçler sırasında her sene onlarca işçi hayatını kaybediyor. Çok ucuza çalıştırılan işçiler, kendilerine sağlıklı ulaşım yöntemleri bulamıyorlar.Mevsimlik işçilerin ulaşım sorunu giderek daha ağır bir hal alıyor, daha ağır bedeller ödetiyor. Sorumlularsa durumu görmezden gelmeye devam ediyor.
Geçen sene Yalvaç’ta yaşanan kazanın ardından HDP’li vekillerin çalışmalarıyla Meclis’te Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sorunlarını Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun çalışmaları sonucu alınması gereken önlemler üzerine bir dizi öneri çıkarıldı. Bu öneriler mevsimlik tarım işçilerinin yollarda katledilmesini engellemek için önemliydi. Ancak iktidarda olan AKP’nin yoğun çabasıyla bu önlemlerin alınması engellendi. Raporda mevsimlik tarım işçilerinin güvenli ve sağlıklı ulaşımı için alınması gereken önlemler şöyle sıralanıyordu:
- Tarım işçilerinin göç dönemlerinde tren seferleri artırılmalı, ek seferler konmalı veya vagon sayısı arttırılmalı, tarım işçilerine özel indirim uygulanmalı.
- Göç takvimleri/güzergâhlarına ilişkin harita oluşturularak tarım işçilerinin ulaşım güvenliğine yönelik trafik denetimleri yapılmalı.
- Göç güzergâhlarının belirlenmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı koordinasyonu ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından ulaşım planlaması yapılmalı.
- Aşırı yolcu taşımaya bağlı kaza ve yaralanmaları önlemek için yoksul ailelerin ulaşım giderlerinin imkânlar ölçüsünde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili sosyal yardım fonlarından karşılanması sağlanmalı. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından mevsimlik tarım işçilerinin ulaşım masrafları imkânlar ölçüsünde karşılanmalı.
- Karayolları Trafik Kanunu’nun 65’inci maddesinde düzenlenen kapasitenin üzerinde yolcu taşıma cezası caydırıcı hale getirilmeli ve fazladan alınan yolcu sayısına göre uygulanacak ceza arttırılmalı.
- Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin uzun mesafelerde üstü kapalı araç kasalarında yolcu taşınmasına izin veren 130’uncu maddesi bunu yasaklayacak şekilde değiştirilmeli.
- Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin lastik tekerlekli traktörlerle insan taşınmasını düzenleyen 131’inci maddesinin dördüncü fıkrasına bu tür ulaşımın yalnız kısa mesafede yapılabileceği şartı eklenmeli.
- Mevsimlik gezici tarım işçilerinin ulaşımını sağlayan araçlar için alınmak zorunda olunan D2/D4 belgesi yerine daha düşük bir bedelle özel bir belge verilmesi sağlanmalı.
Sıralanan önlemler son derece basit olmasına rağmen AKP hükümeti “üreticilere yük getireceği” gerekçesiyle bu önlemleri hayata geçirmeyi reddetti. Yani işçilerin hayatını kurtarmak için yük altına girmek iktidarın işine gelmedi. Patronlar, patronların hizmetindeki hükümet her zaman olduğu gibi kendi kârlarını, sermayelerini işçinin canından daha değerli görüyor. Oysa gerekli önlemler alınıp denetimler yapılsa ölümlerin önüne geçilebilir. Ama bu sorumluların insafa gelmesiyle olmayacak. Mevsimlik tarım işçileri diğer sınıf kardeşleriyle beraber mücadeleye atıldıkça önlemlerin alınmasını sağlayacak, işçilerin yaşamı bu yolla kurtulacak.