
Türk Metal’den istifa ederek talepleri için mücadele eden Arçelik LG işçileri, artan baskılara karşı fabrikada onurlu bir mücadele yürüttüler. 5 Temmuz akşamı çevik kuvvet eşliğinde fabrikadan çıkarılan işçiler, fabrika önünde mücadelelerine devam ediyorlar. En başından beri mücadelenin en önünde yer alan kadın işçilerle yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Öncelikle UİD-DER Kadın Komitesi adına direnişinizi selamlıyoruz. Bu mücadeleye nasıl başladınız?
1. Kadrolu işçi: Ortada bir haksızlık olduğu için direnişe başladık. Yıllardan beri bir sömürü içerisindeyiz. Türk Metal denilen sendikaya bir günlük yevmiyemiz kesiliyor, en az 50 lira. Ama bu haksızlık, çoluğun çocuğun hakkı. Hem vicdanen hem dinen bir haksızlık olduğunu düşünüyordum. Dinimizde bunu söylüyor “nerede bir haksızlık varsa orada dik dur.”
1. Sözleşmeli işçi: Ben LG’de 4 aydır çalışıyorum. Önceleri benim için herhangi bir fabrika olacak, ben birkaç ay sözleşmeli olarak çalışıp gideceğim diye düşünüyordum. Fakat daha bir ay dolmadan iş arkadaşlarıma çok alıştım. LG işçilerinin burada yaşadığı sıkıntıları, 10 yıllık işçinin ne kadar düşük maaş aldığını gördüm. Ben daha önce de Türk Metal’in olduğu bir fabrikada çalışmıştım ve o zaman da Türk Metal’e üye olmam dayatılmıştı. O zaman tanışmıştım Türk Metal’in gerçek yüzüyle. LG’de de benzer şeyleri görünce bu duruma sessiz kalmadım ve arkadaşlarımın yanında olmayı tercih ettim.
Aileleriniz verdiğiniz mücadeleyi nasıl karşıladı?
2. Kadrolu işçi: Bu haklı bir dava. Ben kadın-erkek tüm işçilerle 8 sene beraber çalıştım. 8 sene boyunca aynı sofrada yemek yedik, gece vardiyalarında birlikte çalıştık. Biz burada haksızlığa karşı mücadele ettik. Eşim de bu süreçte sonuna kadar arkamda oldu. “Gidebildiğin yere kadar devam et” dedi.
2. Sözleşmeli işçi: Dayım Türk Metal üyesi bir işçi. Beni aradı, durumu sordu ve “birlikteliğinizi bozmayın, Allah yardımcınız olsun” dedi. Bu bana çok büyük bir moral oldu. Annem endişeliydi hiç böyle bir şeyle karşılaşmadığı için. Abimle aynı fabrikada çalışıyoruz. Birlikte girdik bu yola, birlikte direndik.
Bu mücadele sizlere neler kazandırdı?
1. Kadrolu işçi: Türk Metal tarafından yıllardan beri baskı altındaydık. Allah razı olsun ki, Bursa’daki ateş yandı. Oradan bir cesaret aldık. Ve biz de burada ateşi körükledik. İlerde yeğenlerim bana sorduğunda “teyze, LG’de direniş olmuş. Sen o zaman ne yaptın?” dediklerinde, “aslanlar gibi içerde de direndim, dışarıda da direndim” diyeceğim. Bu yüzden içim çok rahat.
2. Kadrolu işçi: Bu mücadeleleri yaşadığım ve gördüğüm için çok şanslıyım. Bana ilerde çocuğum “anne sen daha ben üç yaşındayken, ne mücadeleler vermişsin, ne güzel şeyler yapmışsın” diyecek diye düşünüyorum.
2. Sözleşmeli işçi: İş arkadaşlarımın benim üzerimde emekleri çoktur. İşe başladığım günden bu yana bana her konuda yardımcı oldular. Birlik, beraberlik içerisindeydik. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyemezdim. İçim çok rahat. Çevik kuvvet bizleri fabrika dışına atarken bu durum bizi olumsuz olarak hiç etkilemedi. Mutluluktan ağladım, çok güzeldi. Çünkü bu birlik beraberliği görmek çok güzel. Günlük yaşantımda dost bildiğim çok yoktur. Ama burada dostluk ve arkadaşlığı gördüm.
Sizler gibi çok sayıda işçi kadın mücadeleye en önde devam ediyor. Kadın işçi kardeşlerimize mücadeleci kadınlar olarak neler söylemek istersiniz?
1. Kadrolu işçi: Biz farklı memleketlerin, farklı kültürlerin, farklı mezheplerin insanlarıyız. Bu ekmek davası. Kimsenin dinine, ırkına, cinsiyetine bakılmıyor. İşin özü de bu. Mücadele edin, mücadele eden tüm işçiler haklarını alırlar.
2. Sözleşmeli işçi: Vicdanlarını dinlesinler. Haksızlığın karşısında suskun kalanlar dilsiz şeytandır. Birlikte olursak daha bir güçlü oluyoruz. Dünyaya bile kafa tutabiliriz. Artık ben kendimde bu gücü hissediyorum.
1. Sözleşmeli işçi: Ben çocuklarımın okul törenlerinde hiç yanlarında olamadım. Hâlbuki onlar için özel olan bu anlarda hep yanlarında olmak istedim, ama gidemedim. Çünkü amirlerim izin vermediler. Biz kadınlar hep fedakârlık ediyoruz. Eşimiz tökezleyince biz dik durup destek oluyoruz. Çocuklarımızı varlıkla yokluk arasında idare etmek zorundayız. Bu da yetmiyor dönüyoruz bir de patronu idare ediyoruz. Biz aslında kadınlar olarak zaten hayatın içinde çok büyük bir mücadele veriyoruz. O yüzden mücadeleye alışkınız. Mücadelemizi birazcık da kendimiz için yapalım. Bunca çabanın da bir amacı olmalı.
2. Kadrolu işçi: Kesinlikle vazgeçmesinler. Sonuçta yolu da hesaba kattığımızda, biz her gün çocuklarımızı evde bırakıp 10 saatimizi işverene harcıyoruz. Ama işverenler diyorlar ki, “sen köle gibi çalışmaya devam et, ama karşılığında bizden bir şey isteme.” Bugün metal işçilerinin toplu sözleşmesi 3 yıla çıkarıldı. Biz eğer bugün 3 yıllık sözleşmeye sesimizi çıkarmazsak, yarın 5 yıla çıkar, 6 yıla çıkar. İlerde çocuğum bana, “anne keşke zamanında bunları kabul etmeyip, mücadele etseydiniz” dediğinde benim verecek cevabım olsun. Çocuğuma ben, “1500 liranın kölesi oldum, işten atılmaktan korktum, senin için sustum” demek istemiyorum. Eşimizden, ailemizden, çocuğumuzdan, kendimizden çalıp patronlara verdiğimiz her şey için mücadele edelim.