Sorunlarla ve anlamsızlıklarla dolu, her eksikliğin eksik değilmiş gibi gösterildiği, düzensizliğin düzenmiş gibi yutturulduğu şu zamanda, insanlar çelişkilerle yüklü kapitalist sisteme uyumlu hale getirilmeye çalışılıyor, ama bunlar oldukça patronların her meseledeki ikiyüzlülüğü gün ışığına çıkıyor.
Şu acınası örnek sorunun netliğini ortaya koymak için yeterlidir. Malum ramazan ayı insanlar oruç tutuyor. İşçi bir arkadaşımın çalıştığı işyerinde işçiler, ramazan ayı dolayısıyla iş saatlerinde bir değişim yapılmasını ve mesailerin ramazandan sonraya alınmasını istemişler. Oruçlu oldukları ve akşamı zor getireceklerini ifade ederek bu taleplerini patrona iletmişler. Patron ise “orucu benim için mi tutuyorsunuz? Ben de oruçluyum bu işler bitecek” demiş. Bu patronla işçinin tuttuğu oruç aynı oruç mu? İşçi saatler boyunca, sıcakta, üretim baskısı altında çalışıyor, ya patron?
Burjuva sistem her gün biz işçileri ve işçi çocuklarını kendi o pis ruhuna, bencilliğine dâhil etmeye çalışıyor. Her gün bizi birbirimizden ayırarak, bizi birbirimize kırdırarak, yapay sorunlar yaratarak birleşmemizi istemiyor. Patronlar işçilerin birlikte hareket etmesinden her zaman çekinmiştir. Çünkü işçilerin demir yumruğunun onların başını nasıl ineceğini iyi biliyorlar. Birleşen işçilerin dağları delecek bir kudrette olduğunu biliyorlar.
Bunun için de din ve ırk temelli yapay ayrımlarla bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Ramazan ayında bu patronun bize öğrettiği tek bir şey var: Patronlarla işçilerin çıkarları, aynı ırk temelinde de olsa aynı din temelinde de olsa bir olamaz. Onların amacı daha fazla işçiyi sömürerek sermayelerini büyütmektir.
Yapay ayrımlarla bizi bölmelerine izin vermemeliyiz. Tünelin sonundaki ışığa, mutlu biten sona hiç birimiz tek başımıza varamayız. Birlikte gitmek zorundayız.