
Dünyada her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, Türkiye’de de çocuk işçilik her geçen yıl artıyor. Küçük yaşta ağır çalışma koşullarına ve kötü muameleye karşı savunmasız kalan, eğitimlerini tamamlayamayan, çocukluğunu yaşayamayan çocuk işçiler, adeta patronların tatlı kâr kaynağı. Özellikle tarım ve inşaat gibi mevsimlik işlerde sayısı hızla artan çocuk işçilerin yanı sıra, stajyer ve çırak adı altında yasal kılıfa büründürerek çocuk işçi çalıştıran patronların sayısı az değil.
DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) tarafından hazırlanan 2015-Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu hızla büyüyen bu gerçekliği ortaya koyuyor. Taşeronlaşma, işsizlik, örgütsüzlük, güvencesizlik ve kayıt dışı ekonomi çocuk işçi çalıştırmanın önünü açarken, patronlara da daha fazla işçi sömürerek daha fazla kâr elde etmenin yollarını açıyor. Yapılan araştırmaya göre 1999’da %41 olan çalışan çocuk oranı bugün %56’ya ulaşmış durumda.
Okulların tatil edildiği yaz aylarının gelmesiyle küçük sanayi sitelerinde, merdiven altı atölyelerde, tarımda, inşaatta, turizmde ve daha pek çok alanda çalışan çocukların sayısı artıyor. Türkiye’de tarım sektöründe, aileleriyle birlikte göç eden çocuklar naylon çadırlarda evlerinden uzakta yaşıyorlar. Su ve elektrik olmadan zor koşullar altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Uzun çalışma saatleri ve ağır koşullar altında çalışan çocuklarda ileriki yaşlarda ciddi sağlık problemleri ortaya çıkıyor.
Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı da hızla artmaya devam ediyor. Bu sayı 445 bine ulaşmış durumda. İş güvenliği önlemleri alınmadığı için hayatını kaybeden işçiler gibi, okumak için çalışmak zorunda olan işçi çocukları da iş kazalarında yaşamını yitiriyor. İSİG Meclisi verilerine göre iş kazalarında hayatını kaybeden her 20 işçiden birisi çocuk işçi. 13 yaşındaki 7. sınıf öğrencisi Ahmet Yıldız, 100 lira haftalık ile çalıştırıldığı Adana’da bir plastik fabrikasında kafasını pres makinesine sıkıştırarak yaşamını yitirmişti. Stajyer, çırak adı altında yasal kılıfa büründürülerek çalıştırılan çocuk işçiler için de iş güvenliği önlemlerinin alındığı söylenemez. STFA öğrencisi Oğuzhan Çalışkan Gebze’de staj yaptığı Filli Boya’da elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmişti.
Bu düzende işçi ailelerinin çocukları da daha çok küçük yaşlarda işçileşerek ağır çalışma koşullarına ve kötü muamelelere maruz bırakılıyor. Çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimi bundan olumsuz etkileniyor, ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Eğitimlerini tamamlayamıyor, oyun oynayacak yaşta tezgâh başlarında çalışmaya başlıyorlar. Kendilerine vakit ayıramayan çocuk işçilerin içinde hep bir mahrumiyet duygusu kalıyor. Büyüdükçe artan sorumluluklarımız karşısında “hep çocuk kalsak” diye iç geçirirken, düzende çocuklar dahi hayatın tadını çıkaramadan yıpranıp, tükeniveriyorlar. İşçi ailelerinin çocukları için sağlayabilecekleri en iyi gelecek onların geleceği için birlikte mücadele etmektir. Çocuk, genç, yaşlı demeden işçiler olarak birleşelim ki, çocuklarımız daha güzel günleri görebilsinler.
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz.