Ortadoğu’da yürütülen savaşın alevleri, emperyalistler eliyle körükleniyor ve savaşın etki alanı giderek genişliyor. Emperyalistler ve bölgesel güçler kendi çıkarları için halkları birbirine boğazlatmaktan kaçınmıyorlar. Kobanê’nin yeniden inşası için yola çıkan 32 genç Suruç’ta bombalanarak katledildi ve daha gençlerin yasları bile tutulamadan tüm ülke savaş cehennemine sürüklenmeye çalışılıyor.
Türkiye’nin Suriye’de savaşa girmesinin önüne geçmek için sendikalar, demokratik kitle örgütleri Barış Bloku çatısı altında bir araya geldiler. Barış Bloku bileşenlerinin, Suruç’ta hayatını kaybedenleri anmak ve IŞİD karanlığına karşı barış talebini haykırmak için düzenlemek istedikleri “Büyük Barış Yürüyüşü” valilik tarafından keyfi gerekçelerle yasaklandı. Hükümetin ve valiliğin baskıcı ve yasakçı uygulamalarına rağmen, Barış Bloku bileşenleri 26 Temmuzda Aksaray meydanında toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Binlerce insanın katıldığı eylemde, emperyalist savaş politikalarına karşı halkların kardeşliği şiarını yükselten UİD-DER’li işçiler de hazır bulundu. Savaşa karşı çıkmak için, özgürlük için, demokrasi için, halkların kardeşliği için “Barış!” diye haykıran kitle, eylem boyunca “Katil IŞİD, İşbirlikçi AKP”, “Ortadoğu’ya Barış, Kürtlere Özgürlük”, “Savaşa Hayır, Barış Hemen Şimdi”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği!” sloganlarını attı.
IMGL8614.jpg [1]
Basın açıklamasını Barış Bloku adına Nuray Sancar gerçekleştirdi. Sancar, AKP hükümetinin çözüm ve barış sürecini, çatışmasızlığı sona erdiren adımlar attığını ve IŞİD’le çatışmayı barışa ve demokratik özgürlüklere saldırının kılıfı haline getirdiğini belirtti. Nuray Sancar konuşmasına, 7 Haziran seçimlerinde Meclis’teki çoğunluğunu yitirerek iktidarı kaybetmiş, vekâleten görev yapan AKP hükümetinin bir felakete yol açacak savaş kararı almasının hiçbir meşruluğunun olmadığını söyleyerek devam etti. Ülkenin bir savaş çıkmazına sürüklenmesine izin vermeyeceklerini açıklayan Sancar, barışa daha güçlü bir şekilde sahip çıkacaklarını dile getirerek konuşmasını sonlandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti, içeride ve dışarıda bir kaos ortamı yaratarak savaş çığırtkanlığı yapıyor. Demokratik hakların kısıtlandığı, kutuplaştırıcı ve ayrımcı politikalara hız verildiği, tüm toplum üzerinde baskı ve yasakların arttırıldığı, HDP’ye, sosyalistlere, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine yönelik gözaltı ve operasyonların yoğunlaştığı bir atmosferde işçi ve emekçilere düşen görev milliyetçi saldırganlığa, savaş kışkırtıcılığına prim vermeyerek işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini yükseltmektir.