Mısır’da fabrika yangını 25 işçinin canını aldı
Kahire’nin doğusunda bulunan bir mobilya fabrikasında çıkan yangın 25 işçinin canını aldı. 28 Temmuzda Al-Hewl mobilya fabrikasında tüp patlaması nedeniyle çıkan yangın kısa sürede tüm fabrikaya yayıldı. Yangında 22 işçi de duman ve alevler nedeniyle yaralandı.
Katliamın ardından sorumluların yaptığı açıklamalar ailelerin öfkesini ve acısını daha da arttırdı. Devlet yetkilileri fabrikanın iş güvenliği sertifikası olmadığını söylüyor. Ancak neden denetim yapmadıklarını açıklamıyorlar. İşverense tüplerin taşınması sırasında meydana gelen patlamanın “kaza” olduğunu ileri sürüyor, güvenlik önlemlerinin neden alınmadığını açıklamıyor. Mısırlı işçiler tıpkı Türkiyeli işçiler gibi iş cinayetlerinde, işçi katliamlarında can veriyor. Mısır sermayesi büyürken Mısırlı sınıf kardeşlerimiz bunun bedelini canlarıyla ödemeye devam ediyor. İşçi aileleri katliamın hesabının sorulması için mücadele edeceklerini dile getiriyorlar.
Bolivya’da madenciler grevde
Bolivya’da bulunan maden kenti Potosi dünyanın en önemli gümüş yataklarını barındırıyor. Yüzyıllardır sermaye sınıfına zenginlik işçilere ise kahır ve yoksulluk veren kentte madenciler haftalardır grevde. Potosi kenti, Zengin Dağ anlamına gelen Cerro Rico dağlarının eteklerinde bulunuyor. Madenciler bu dağa “insan yiyen dağ” adını veriyor. Her ay ortalama 20 işçi bu dağın eteklerindeki madenlerde iş cinayetlerine kurban gidiyor. Kentin %68’i büyük bir yoksulluk içinde yaşıyor. 15 bin madencinin yaşadığı kentte işçiler için öngörülen yaşam süresi 40 yıl, gençler büyük oranda işsiz ve 5 yaş altı çocukların %98’i ishal ve bağırsak hastalıklarıyla boğuşuyor.
Madenciler ve Potosi halkı devletin geliştirme programına karşı kendi taleplerini 26 maddede sıralıyorlar. Bu maddeler arasında hastane, köprü ve yol yapılması, rüzgâr enerjisi ve çöpler için geri dönüşüm tesisleri kurulması, doktor ve hemşireler için tıbbi malzeme sağlanması, öğretmenlere ve kamu işçilerine eğitim malzemeleri sağlanması, Zengin Dağ’ın korunması gibi talepler var. Potosi halkı bu talepler için kararlı bir mücadele yürütüyor. Devletse işçilere yönelik saldırılarına devam ediyor, polisi işçilerin üzerine salıyor. 29 Temmuzda Bolivya’nın başkenti La Paz’da düzenlenen bir gösteriye katılan Potosi madencileri polis saldırısına uğradı. İşçiler bu saldırıya da aynı kararlılıkla yanıt verdiler ve polisle çatışmaktan geri durmadılar.
Şili bakır madenlerinde geçici işçilerin grevi
Dünyanın bir numaralı bakır tekeli olan Codelco’nun ikinci büyük madeninde geçici işçiler 21 Temmuzda greve gittiler. İşçilerin talebi ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesiydi. Talepleri karşılanmayan işçiler en önemli bakır madenlerine giden yolları kapattılar. Devlet ve şirket yönetimi işçilerin taleplerine kulak tıkarken polisi harekete geçirdi. 24 Temmuzda Şili’nin kuzeyinde bulunan ve yine Codelco’ya ait olan Salvador madeninde bir işçi polis tarafından vurularak öldürüldü. Bunun üzerine grev Chuquicamata’ya yayıldı, işçiler madenleri işgal ettiler. Şirket madenlerde üretimi durdurduğunu açıkladı.
İşçiler, bağlı bulundukları taşeron ve taşeronun taşeronu şirketlerin de toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılmasını ve Codelco işçileri ile aynı şartlarda çalışmayı talep ediyorlar. Çin’in azalan bakır talebi nedeniyle kârının düştüğünü iddia eden ve bunun acısını işçilerden çıkarmaya çalışan Codelco ise 25 milyon dolarlık bir yatırım planı yürütüyor.
Finlandiya’da ırkçılık karşıtı miting
Finlandiya hükümetinde koalisyon ortağı Finlandiya Partisi milletvekilinin Facebook hesabından yaptığı ırkçı yorum 15 bin Finlandiyalıyı sokağa döktü. Göçmen düşmanı milletvekili 22 Temmuzda şöyle yazdı: “Çok kültürlülük denilen kâbusu yok edecek güçlü ve cesur bir millet hayal ediyorum. Düşmanlarımızın içinde yaşadığı bu çirkin balon çok kısa bir zamanda patlayıp milyonlarca parçaya ayrılacak. Mücadele arkadaşlarıma güveniyorum. Anavatanımız ve gerçek Fin ulusu için sonuna kadar savaşacağız. Zafer bizim olacak.” Bu sözler üzerine 28 Temmuzda Helsinki’de 15 bin kişi bir araya geldi ve “ırkçılığa, milliyetçiliğe hayır” dedi.
İktidar ortağı Finlandiya Partisi göçmenliği zorlaştıran ve yabancıların haklarını kısıtlayan yasalar çıkarılması için çalışıyor. Hem bu yasalara hem de milletvekilinin yorumlarına tepki gösterenler arasında Fin halkı, Türk ve Yunan göçmenler, Avrupa’nın dört bir yanından gelerek Finlandiya’ya yerleşmiş göçmenler vardı. Miting ülkede son yıllarda yapılmış en büyük gösteri oldu. Finlandiya halkının bu tepkisi milliyetçiliğin dizginsiz bir biçimde azdırıldığı, halkların birbirine düşürüldüğü Türkiyeli işçi ve emekçilere örnek olmalıdır.