kadin-isci_1.jpg [1]
Sermaye düzeni, her geçen gün arttırdığı sömürü ve baskıyla işçi ve emekçileri bataklığa sürüklüyor. Yaşamlarını çekilmez hâle getiriyor. Artan vergiler, hayat pahalılığı, işsizlik korkusu işçilerin belini bükmeye devam ediyor. Omzuna iki kat yük binen kadın işçilerinse beli iki kat daha fazla bükülüyor. İşyerlerinde erkek işçilerle aynı işi yaptığı halde eşit ücret alamayan kadın işçilerin, ev ve çocuk bakımındaki emeği de görülmüyor. İşçi kadın görülmeyen emeğiyle ezilmeye ve ikinci plana atılmaya devam ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 Ocak verilerine göre; yetişkin nüfusun yarısından fazlasını oluşturan kadınlar, hem işgücüne katılım oranında hem istihdam oranında erkeklerin çok gerisinde kalıyor. Erkek egemen kapitalist düzende, her alanda olduğu gibi üretim alanında da cinsiyetçilik ayyuka çıkmıştır. Kadının ev dışında çalışması değerli görülmediği gibi, belli iş alanları kadınlar için uygun bulunmuyor. Çoğunlukla temizlik, çocuk bakımı gibi işlerde çalışan, herhangi bir işyerinde çalışıyorsa da evi geçindirmede yalnızca yardımcı unsur ve ek gelir kaynağı olarak görülen kadın işçiler katmerli sömürünün mağduru oluyor.
Kadın istihdam oranının Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında son derece düşük olduğu Türkiye’de resmi rakamlara göre genel işsizlik oranı %11,5’tir. Kadınların işsizlik oranı ise %13’ün üzerindedir. Önemli bir faktör de şudur: Kadınların %50’ye yakını kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Çalışma Bakanlığı sözüm ona kayıt dışı ve kuralsız çalışmayı önlemek için özel istihdam bürolarını açmış olsa da bu bürolar kayıt dışı ve kuralsız çalışmayı engellememektedir. Aksine kölelik büroları olan özel istihdam büroları güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırmakta, sendikalaşmayı engellemekte ve işçi sınıfı açısından birçok sorunu beraberinde getirmektedir.
Tablo ortadadır. Patronların kâr hırsı, düşük ücretlerle çalışan kadın işçileri tercih edilir hale getirebiliyor. Kriz ortamında ise ilk olarak kadın işçiler kapı dışarı ediliyor. Yani kadın işçiler bir yandan ucuz işgücü, öte yandan yedek işgücü olarak görülmektedir. Esnek ve güvencesiz çalıştırılan, evde emeği görülmeyen, sendikasız ve düşük ücretlerle çalıştırılan kadın işçiler, her anlamda katmerli sömürü ve ezilmeyle karşı karşıyadırlar.
Kadın işçiler, böyle bir yaşama, mahkûm edildikleri bu çalışma koşullarına boyun eğmemelidirler. ancak örgütlenerek önlerindeki tüm sorun ve engelleri aşabileceklerini bilmelidirler. Sınıfının ve birlik olmalarının verdiği güvenle taleplerini daha güçlü bir şekilde haykırmalıdırlar:
Kadınların Çalışmasının Önündeki Tüm Engeller Kaldırılsın!
Eşit İşe Eşit Ücret!
Ev İşleri Sadece Kadının Görevi Olmaktan Çıkarılsın!