İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için çalışan UİD-DER’li işçiler olarak, Türkiye’nin çeşitli işçi bölgelerinde yoksulların canını alan haksız savaşa karşı “Savaş da İstemiyoruz Düşmanlık da!” sloganıyla stantlar açıyor, emekçilere sesleniyoruz. 7 Haziran seçimleriyle iktidar koltuğunu kaybeden; kaos ve savaş yoluyla milliyetçiliği arttırarak tekrar tek başına iktidar olmak isteyen AKP’nin politikalarını işçi ve emekçilere teşhir ederek, bu savaşın emekçilerin savaşı olmadığını dile getiriyoruz.
UİD-DER’li işçiler olarak bu kapsamda 29 Ağustos Cumartesi günü Esenyurt Meydanı’nda bir stant açtık. Standımızın çevresini savaş karşıtı dövizlerle donattık. Standımızın kurmaya başladığımız andan itibaren çevremizde halkalar oluşturan Esenyurtlu emekçiler, bizleri ve yaptığımız çalışmayı tanımaya dönük sorular sormaya başladılar. UİD-DER’in çalışmasının böylesi bir dönemde çok anlamlı olduğunu söyleyen emekçilerle verimli ve oldukça anlamlı sohbetler gerçekleştirdik.
Bir inşaat işçisi, “Şehit olmak istiyorum” diyen Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın ikiyüzlülüğüne “30 korumayla ve zırhlı araçla gezerek mi şehit olacakmış? İnsanları kandırmasın. Önce çocuklarını askere yollasın” diyerek tepki gösterdi. Savaşta hep yoksulların hayatını kaybettiğini söyleyen işçi, milletvekillerinin, bakanların ve zenginlerin çocuklarını askere bile yollamadıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde Erdoğan’ı desteklemiş olan bir işçi, pişmanlığını anlattı. Önümüzdeki seçimlerde savaşın son bulması için HDP’ye oy vereceğini söyledi.
İmam Hatip’te okuyan bir genç, ailesinin AKP’ye oy verdiğini, bugün bizle karşılaşmasaydı kendisinin de AKP’ye oy vereceğini, Kürtlerin ezildiğinden, baskı gördüğünden daha önce bu kadar ayrıntısıyla haberdar olmadığını, AKP’nin yol ve hizmet verdiğini söyleyen ailesini sorgulayacağını söyledi. Okulda yaşadıklarıyla bağlantı kuran genç, AKP mitingine öğrencilerin zorunlu olarak götürüldüğünü, diğer yandan Kürtçe konuşan bir öğrenciye okulda siyaset yapılmasına izin verilmediği söylenerek baskı uygulandığını anlattı.
Suriyeli kadınlar standa gelerek, yaşadıkları savaş zulmünü anlattılar, Türkiye’deki yaşamlarında işsizliğin ve ezilmenin en ciddi sıkıntıları olduğunu söylediler.
“Ben oğlumu askere göndermeyeceğim” diyen anneler de standımıza sahip çıktı, yaptıklarımızı takdir ettiklerini ifade ettiler. Genç çocuklarının bizimki gibi çalışmalara katılmalarını istediklerini dile getirdiler.
Sağlık Meslek Lisesi okuyan bir genç; “Benim babam beni okutabilmek için ağır sanayide bin liraya 12 saat çalışıyor. Bu vatan için ölmemizi istiyorlar. Bu vatanın güzelliklerinden biz yararlanmıyoruz ki vatan için ölelim. Ben Bilal’in rahatı için ölmek istemiyorum” dedi.
Stant çalışmamız boyunca pek çok işçiye İşçi Dayanışması bültenimizi ulaştırdık ve derneğimizin Esenyurt temsilciliğine davet ettik. Standımızın bitiminde pek çok işçiyle derneğimize giderek sohbetlerimize kaldığımız yerden devam ettik.
Eğitime, sağlığa, asgari ücrete bütçe bulamadığını söyleyen AKP, savaş harcamalarına milyar dolarlar akıtıyor. Bu parayla satın alınan silahlar, tanklar, uçaklar yoksulların ölümüne neden oluyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Emekçiler sevdiklerine doyamamanın acısıyla kıvranıyor. Bu haksız savaşın son bulması, işçiler ve emekçiler olarak bizlerin, işçilerin birliği ve halkların kardeşliği şiarını yükselterek mücadele etmesinden geçiyor.